¹⁰

896 70 20
                                    

"Nisa kalk artık hadi ya hadii!"

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


"Nisa kalk artık hadi ya hadii!"

Ellinci kez adımı duyduğumda, sonunda kalkabilmiştim. "Seni odadan atarım kapıyı da kilitlerim giremezsin bir daha. Çık dışarı Barış" Şey, sanırım pek kalkmış sayılmazdım.

"Kızım bu ev benim, yedek anahtarlarım var. Kalk artık bak valla bırakır giderim, tek kalırsın burada. Ya da babamla kalırsın birazdan gelir çünkü. Sen bilirsin" Cümlesini bitirip odadan çıkarken, hızla ayaklandığımı fark etmişti fakat arkasını dönüp bakmamıştı. Merdivenlerden aşağı inerken kendisine bir kahve yapıp gelmemi beklediğini gördüm. "Barıış" Belki onuncu defa adını söylerken nerede olduğunu bildiğim halde bulmaya çalışıyordum. "Mutfaktayım"

"Hadi çıkalım"

"Bakıyorum da kalktın hemen?"

"Sen yalnız gitme diye şey yaptım, bir sürü kız falan olur oralarda"

"Ha ondan yani"

"Hıhı" Daha fazla kendisini tutamayıp gülmeye başladı. Kahvesini masaya bırakıp kollarını açtı gelmem için. Hızlıca gidip sarıldım. Bir süre öyle kaldıktan sonra saçlarıma bir öpücük bırakıp ayrıldı benden. "Hadi çıkalım artık"

Kapıdan çıkana kadar elimi tutmuştu fakat çıktığımız an bırakmıştı. Her ne kadar benim kadar onun da morali bozulsa da belli etmemeye çalışmıştı fakat benim anında yüzüm düşmüştü. Kapıyı kilitleyip bana döndü. "Nisa'm yapma böyle lütfen, biliyorsun saklamak zorundayız"

Gözlerimin dolduğunu belli etmemek için bir süre yukarı baktım. Onun moralimi de bozmak istemediğim için hemen gülümsedim. Gözlerime baktığında o da gülümsedi. "Tamam tamam hadii, bizi bekliyorlar Barış çabuk olsana" diyip önden önden yürümeye başladım. O da gülerek arkamdan yürümeye başladı. Bu hallerine bayılıyordum. Gerçi, her haline bayılıyordum orası ayrı.

"Bakar mısınız? Şu ışıkları biraz kapatabilir misiniz? Gözleri hassas da biraz"

Garson kafa sallayıp gittikten hemen sonra ortam daha loş bir hâle gelmişti. Hayranlıkla yanımda oturan Barış'a bakıyordum. Beni fazla düşünüyordu ve bu çok hoşuma gidiyordu. Ben onu izlerken bana doğru yaklaşıp kulağıma eğildi. "Sen de şu gözlüklerini tak, doktor sana demedi mi birkaç gün çıkarmayacaksın diye?" dedi kaşlarını çatıp.

Hadi ama Nisa, romantik bir şeyler söylemesini beklemiyordun değil mi?

Ona ters bir bakış atıp bana uzattığı gözlükleri alıp taktım. Sonrasında da benden uzaklaşıp diğerleriyle konuşmaya başlamıştı zaten. Saatlerdir konuşuyorlardı, ben bile çok sıkılmıştım, onlar nasıl dayanabiliyordu ki?

Neyse ki sonunda konuşmaları bitmişti ve artık dağılabilirdik. Beş dakika daha dursak sıkıntıdan bayılabilirdim.

Hep birlikte arabaya geçtik. Ben öne, Barış'ın yanına, Tolga da arkaya oturmuştu Ufuk ile beraber. "Sizi otele bırakıyorum, Nisa benimle kalsın. Yabancı zaten bu ortamlara" Ufuk Barış'ı onayladıktan sonra Tolga'ya döndüm. Barış'la tartışma yaşadıklarından beri konuşmuyorlardı. Ufuk, Tolga'ya baktığımı görünce koluyla Tolga'yı dürttü. "Sence de abartmıyor musun biraz?"

basorexiaⁿⁱˢᵇᵃʳWhere stories live. Discover now