belki yarından da yakın

363 59 109
                                    

                       15.11.20

                               &
                             
İlk önce titrek bir nefes bıraktı havaya doğru. Bedeni ciğerlerine çektiği oksijeni kabullenemiyor gibiydi.
Sanki vücuduna ait değilmiş gibi ne kadar dolsa da ciğerleri, hiçbir anlamı yoktu lakin o bedeninin bir çılgın isyan misali olan itirazına karşı daha da güçlü çekiyordu içine soğuk havayı.

Hissetmek istiyordu. Derinlerde bir yerde bir şeyleri hissetmek adına yanıp tutuşuyordu.

Ardından parmakları basit ve değersiz bir plastik parçasının üzerinde durdu.
Düşünceleri ve parmakları birbiri ile uyumlu bir şekilde hareket ediyorken tereddütünün nedenini ölçüp tarttı zihninin içinde.

Sanki geri dönüşü yokmuş gibi adeta korkan kalbi ve aciz bedenine düşünceleri üstün geldi ve tüm bedenini kontrol altına aldı.

Ardından parmaklarının tutmuş olduğu plastik parçası ait olduğu yerden ayrılması gerekiyordu bir süreliğine. Kalkmaya hazırlanan ve kapkara dumanları havaya karışan bir tren gibi.

Sonrasında oldukça kirli ve sözde gerçekliği yansıtan bir çift cam parçası tüm özelliğini yitiriverdi.
Plastik ile kaplı olan cam parçaları sert ve soğuk zeminle birleşti.

Birkaç saniye süresince algısını kaybetmiş gibi kendine gelmek adına göz kapaklarını kapatıp kirpiklerin birbirine karıştığı o saliselik ama bir ömür boyu gelen zamanı takiben kestane rengi gözler gerçekliğin verdiği acı ama bir o kadar da tatlı olan hüzünle karşılaştı.

O kadar ki gerçekliği kavramak istercesine donup kaldı bu gözler. Yorgunluğun ve rüzgârın gözlerinin damarlarına dahi işleyişi ile gerçekliğin tanımı olan bulanık görüntü daha da bulanıklaştı.

Her bir ayrıntı yitirdi tüm benliğini.
Geriye sadece sulu boya misali birbirine karışmış olan renkler ve sonsuzluğa uzanmış olan ışık demetleri kaldı.

Her şey fazla belirsizdi.
Bir çift göz ve serin rüzgârın tenini sıyırıp geçirdiği bu beden, birtakım belirsizlikler içinde kayboldu.

İlk başta ayrıntılar içinde kendini kaybetmiş olan bu gözler görememenin verdiği rahatlıkla renkler içinde bir seyahate çıktı.
Sonrasında her bir rengin her bir noktasında bir anı yakaladı onu.

Zaman hiç durmadan ilerlemeye devam ederken ve kitabın sayfaları yavaşça birbirini takip ediyorken durdu her şey.

Kendine inat geriye doğru akmaya başladı zaman.

Kitabın sayfaları ise gözyaşları ile ıslanarak geriye doğru çevrildi, devam etti.

Gidebildiği kadar gitti her şey.
Uzanabildiği kadar uzağa uzandı o eller.
Kalbinin ve ruhunun en derinine kadar ulaştı pişmanlık kırıntıları.
Zihninin bir köşesinde uzun zamandır açılmayı bekleyen kilitli bir kutu, sahibini buldu.

Kendi içinde yolculuğa çıkmış olan bu ruhun dönüşü yine kendisine oldu.
Kendinden hızlı adımlar ile kaçarken yine kendi çizmiş olduğu bu yolun sonunun yine kendisi olduğunu bilerek uzaklaştı kendisinden, uzaklaşırken yakınlaştı.

Silinmeye yüz tutmuş ve fark etmek için bakılmaktan çok görülmesi gereken bu çizgilerin içinde bir yerde kayboldu.

Sonsuzluğa uzanan ışık demetleri korkuttu onu.
Her bir belirsizlik, her bir sonunu bulamadığı iplik, her bir karmaşa onun bir parçasını sonsuz gibi gözüken gökyüzüne bakarkenki gibi rahatlatırken; bir parçasını endişeye sürükledi.

Delirdi.

Kendinden kaçarken yine kendine gelmekten usandı.
Kendi ile çoktan bütünleşmişken yine de hiç birleşemeyişi yordu onu.
Zaman geriye doğru akarken o an aslında hâlâ ileriye doğru akıyor olması gerçeğini göremedi.

Ayrıntıların benliğini yitirdiğini sanıyorken, o bulanıklığın her bir parçasındaki anıların ayrıntıdan farksız olduğunu çözemedi.
En iyi aslında o tanıyorken kendisini, bir yandan hiç tanıyamıyor oluşu onu yıkıp geçti.

Sonra dudağının kenarı yukarı kıvrıldı o üşümekten elleri buz tutmuş bedenin sahibinin.
Her şeyi itti bir kenara.
Üşüdüğünden kızarmış, titreyen parmakları gökyüzüne doğru uzandı.
Kestane gözler, ciğerlerine dolan soğuk havayla birlikte kısıldı.

Kurumuş dudakları hafif aralandı ve sonsuzluğa karıştı kelimeler.
"Bir gün..." dedi.

Getiremedi devamını.
Yarım kaldı her şey.
Onun hikâyesinin tamamlanması için daha çok erkendi.

                                 
son değil,
bu sadece başlangıcın
kendisiydi.
                               

   ben sophie.
sevgiyle kalın.

belki yarınWhere stories live. Discover now