Bölüm 12

2.4K 281 36
                                    

İYİ OKUMALAR ARKADAŞLAR... YENİ BÖLÜMLER SİZLERİN YORUM VE BEĞENİLERİNE GÖRE GELİYOR... OTUZ YORUMUN ALTINA BÖLÜM GELMEYECEKTİR... BOL KEYİFLER...


"Suratının asıklığından ve genelde eve gelmemek için uydurduğun binlerce bahaneye rağmen burada olma sebebinin iyi şeyler olmadığını düşünüyorum"

Gabriella'nın keskin gözlerinden de hiçbir şey kaçmıyordu. Gerçi çok da gözden kaçırılacak bir şey yoktu. Üç gün ve uykusuzluk Taehan'a hiç iyi gelmiyordu. İştahı yoktu ve rüyalarından yana gerçekten çok sıkıntılıydı. Kendisine bir asistan bulamamıştı ve giderek daha da asabileşiyordu. Bu süre içindeki tek avuntusu kadından bir ses çıkmamış oluşuydu.

Başını kaldırıp büyük malikâneye baktı. Oyun parkını dayısı bir zamanlar onun için kendisi yapmıştı. Hala ayaktaydı ve salıncaklar onu taşıyordu. Dalgın bir şekilde ayaklarından destek alarak sallanıyordu. Elindeki sigaranın külünü silkti. "Bu evde sıkılmıyor musun?" diye sordu en sonunda. "Bana hep bir hapishane gibi geliyor"

Gabriella, yanındaki salıncağa oturup güldü. "Aslında burası hep en rahat olduğum yer" dedi neşeli bir şekilde. "Hayatımın en zor zamanında Sleven buraya beni korumak için getirmişti. Bu yüzden olsa gerek bu evi hep kendi evim gibi gördüm"

Beş parmağın beşinin de bir olmadığı bir noktaydı burası. Aynı evin içinde yaşamış üç kişilerdi. Muhtemelen dayısı da bir zamanlar kendisi gibi hissettiği için eve çok nadir gelirdi. Ancak Gabriella ile evlendikten sonra evden çıkmaz olmuştu. Belki de huzurlu olduğu yer ev değil kadının yanıydı.

Sigarasından bir duman daha aldı. "Sevmiyorum" dedi en sonunda. "Buraya gelip gidebiliyor olmamın tek nedeni sizsiniz. Aksi halde bu evi çoktan yakmıştım"

Hiçbir zaman kendisine karşı böyle bir tavır takınmamıştı. Taehan, onun ve dayısının yanında olabildiğince sevecen davranıyordu ya da yapabildiği kadar sevecendi. Ancak onun içindeki derin karanlığın farkındaydılar. Taehan'ın içinde her zaman bir cehennem vardı. Ne yazık ki bu konuda onların yapabileceği bir şey yoktu.

"Seni kendi oğlum gibi görüyorum" dedi en sonunda Gabriella. Ona bakan gözlerinde şefkatli bir bakış vardı. "Dayın ve ben seni çok seviyoruz. Bazen üstüne fazla düşüyorsak da kusurumuza bakma"

Biliyordu. Bu hayatta emin olduğu tek bir şey varsa o da dayısının ve yengesinin kendisini seviyor olduğuydu. Gözlerini kapattı. "Özür dilerim" diye mırıldandı. "Uykusuz olduğum için biraz asabiyim"

Son zamanlarda çok değişmişti. Hep sakin ve insanlardan uzak davranırdı ama iki güne bir mutlaka arardı. Şu zamanlarda hiç aramamıştı ve birden çıkıp geldiğinde de çok yorgun görünüyordu. "Olan bitenlerin Colins kadınıyla alakası var mı?"

Çok mu belli ediyordu? Sigarasını yere atıp ellerini saçlarının içinden geçirdi. "Sorun o değil" diye mırıldandı. "Yanlış bir şey yapmayacak." Ona güveniyordu. Zaten sorun artık güvenip güvenmemek değildi. Sorun onu istiyor olmasıydı.

Gabriella, başını yana eğdi. "İkinci kere görüşmeye değer değil" diye mırıldandı.

"Ne?"

Genç kadın hafifçe omuz silkti ve eve doğru baktı. "Ne zaman sana bir kızı sorsam bana hep böyle söyledin" dedi en sonunda. "Sonra birden bire Skyla Colins ortaya çıktı ve sen şimdi uykusuzluk çektiğini söylüyorsun." Başını ona çevirdi ve gözlerinde ciddi bir ifadeyle genç adama baktı. "Bana bu zamana kadar hiç yalan söylemedin. O yüzden şimdi de söyleme. İkinci kere görmeye değer mi?"

AHMAKLAR ŞÖLENİ- MİLYONLUK BEBEK 2Where stories live. Discover now