|2| - Sterliçya

427 188 79
                                    

Kumsal kumları gibi parıldayan, kumral kısa saçları boynunun altında bitiyor ve alnındaki küçük kakül beyaz yüzünün bir kısmını kapatıyordu. Görenleri güzelliğiyle büyüleyen genç kız daha lise son sınıftaydı.

Sterliçya, bu gece evinde tekti. Aslında bakarsanız tek sayılmazdı, Sterliçya'nın peşinden ayrılmayan tatlı, küçük, beyaz bir köpeği vardı. Bam bam...

Kucağında uyuduğunu hissettiği köpeğini rahatsız etmemek için kıpırdamamaya çalışsa da, sese karşı duyarlı olan köpeği Sterliçya'nın kısık hapşuruğuna uyanmıştı.
Köpeğinin uyandığını gören sterliçya, tekrar uyuması için ellinin altındaki yumuşak tüyleri hafif hafif okşamaya başlamıştı. Küçük köpek dakikalar içinde tekrar uykuya daldığında, Sterliçya büyük bir mücadele vererek köpeğini uyandırmadan kucağından indirmiş ve duş almak için banyoya doğru ilerlemişti.

Kendisini duşa kabinin içine atar atmaz suyu açmış ve suyun kısa kumral saçlarının ıslatmasına izin vermişti. Başından aşağı akan su tüm bedenindeki ağırlığı alıp götürdüğünde, hissettiği rahatlığın tarifi edilemezdi. Yorgun bir insanın tek çaresi su diye düşündü bir anda sebepsiz yere.

Duş sırasında herşey normal bir şekilde ilerlerken içeriden duyduğu tıkırtıyla suyu kapatmış ve havlusunu kendisine sararak banyodan çıkmıştı. Islak ayaklarının kaygan zeminde kaymamasına özen göstererek yavaş adımlarla yürüyordu sesin geldiği tarafa doğru.

"Anne sen misin?" Odaya doğru seslendiğinde hiç bir cevap gelmemişti.
"Baba!" Ve tekrar hiç bir cevap gelmemişti seslendiği taraftan.
"Bam bam!" Yine yoktu. Boş odanın kapısında bir kaç dakika oyalandıktan sonra omuz silkerek arkasına döndü.

Ve tam o an, o saniye bir şey hissetti...

Yanından geçen sıcak bir rüzgar.

Yanından geçen sıcak rüzgarla olduğu yerde buz kesildi.

Etrafında kimse yoktu, hava soğuktu, klima açık değildi. Nereden gelmişti şimdi bu sıcak rüzgar?

Derin bir nefes alarak dudaklarını aralayıp kendisini sakinleştirmeye çalıştı.
"Bir şey yok... sadece... fazla yalnızlıktan bunaldığım için öyle hissetmişimdir." Doğru olup olmadığını kendisi bile emin olamadığı cümleyi bitirip üzerindeki havluya daha sıkı sarılarak odasına doğru ürkekce adımlar attı.

Karanlık odasına titreyen bacaklarıyla adımını attığında , yaptığı ilk şey hızlı bir şekilde ışığı açmak oldu. Işığı açtığında her zamanki manzarayla karşılaşmıştı neyse ki; yatağının üzerinde uyuyan minik bam bam...

Rahatlayarak Gülümseyip dolabına doğru yürüyüp içinden pijamalarını çıkarttı sessizce.
Aynı sessizlikle pijamalarını giydiğinde odasının kapısından bir tıklanma sesi duyuldu.
Gözleri korkuyla sonuna kadar açıldığında titremesi geçen bacakları tekrar titremeye başlamıştı. Evet, bundan sonra kesinlikle korku filmi izlemeyecekti.

"Hayal görüyorum." Kendi kendine sesizce fısıldayarak odasının ışığını söndürdü ve yatağına yerleşti. Korkusunu unutmak için içinden bir şarkı mırıldanmaya başlamıştı ki köpeğinin havlama sesleri ulaştmıştı kulaklarına.
Yatağından doğrulup köpeğine baktığında, köpeğinin kapalı kapıya doğru öylece havladığını ve arada tıslamalar çıkardığını gördü.
"Bam bam... gel buraya." Köpeğine sesleniş sesi karanlık odada yok olup giderken köpeği susmuyor ve gözlerinin odaklandığı yere durmadan havlamaya devam ediyordu.

Minik köpeğin siyah irisleri yavaş yavaş yana doğru kayıp odanın ortasını bulduğunda, köpek karanlık içinde gözlerine bakan bir çift göz gördü, oysa ki orada kimse yoktu.
Minik köpek, gördüğü siyah gözlerin yeşile dönüştüğünü görünce havlamayı birden kesti ve cılız mırıltılarla odanın bir köşesine çekilmişti.

FISILTIWhere stories live. Discover now