ikinci bölüm

115 25 32
                                    


Selaaaammm✌🏻

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın 💜

*

Ağzımdaki artık bitmiş olan lolipopun çubuğunu alarak çöpe attım. Kantindeydim ve Jongho'yu bekliyordum. Okula bilerek erken gelmiştim. Kimse yokken okula gelip gezmediğim yerleri geziyor ve okulu kurcalıyordum. Kütüphanede kitap keşfediyor labaratuvardaki sıvıları açarak kokluyordum.

Birgün kesinlikle zehirleneceğimden emindim.

Yayılarak oturduğum sandalyede biraz daha yayılarak kollarımı iki yanıma düşürdüm. Kantine girenler bana bakıyor, her zamanki Somi diyerek geçip gidiyorlardı. Herkes alışmıştı bana,herkesi kendime alıştırmıştım.

Jisung hariç. O bir türlü bana ısınamıyor, yüzüme bile bakmıyordu ve ben hala arsızca onun peşinden koşuyordum.

Düşüncelerimden sıyrılıp oflayarak sandalyeden kalktım ve kantinden çıktım. Kollarımı göğsümde bağlayarak merdivenleri çıkacağım sırada bodrum katın merdivenlerinden hıçkırık sesleri duydum. Merdivenlere biraz daha yaklaştığımda birisi iç çekiyor ve acı bir şekilde inleyerek ağlıyordu.

Endişeyle merdivenleri inerken bodrumun karanlık olması etrafı göremememe sebep oluyordu. Bende hırkamın cebine koyduğum telefonu alarak feneri açtım ve ışığı etrafa tuttum. Benim ışığı açmamla kesilen ses ürkmeme sebep oldu ama ben yine de etrafa bakınmaya devam ettim. Önümde bir şey göremeyince arkama dönmeye karar vermiştim ki dönemeden bir el koluma mengene gibi yapışarak beni kenara çekti.

Elimdeki telefonu beni tutan kişinin yüzüne tutunca gözlerim irileşti. Bu Minho'ydu yani Jisung'un en yakın arkadaşıydı. Ama ağzı yüzü yara içindeydi ve gözlerinin içi kanlanmıştı. Ağlamaktan gözleri küçülmüş ve kıpkırmızı olmuştu. Hala beni kolumdan tuttuğunu fark ettiğinde kolumu bırakarak benden uzaklaştı ve duvarın dibine oturup elleriyle yüzünü kapattı.

Ben elimde telefonla onun ne yaptığına bakarken yerimde durmanın anlamsız olacağını düşünerek yanına doğru adımladım. Telefonu ışık yukarı gelecek şekilde koyarak yanına oturdum.

Onunla daha önce hiç sohbetim olmamıştı ve okuldakilerden duyduğum kadarıyla biraz soğuk bir çocuktu. Bu yüzden şimdi onunla konuşmaya biraz çekiniyordum. Ama onu tanımadığım için onunla ilgili kesin bir yargıda bulunmam saçma olurdu. Bu sebeple boğazımı temizleyerek ve biraz da çekinerek konuştum.

"Şey, iyi misin?" Sorduğum sorunun saçmalığıyla yüzümü buruşturdum. Çocuğun hali ortadaydı nasıl iyi olabilirdi ki!

"Biraz saçma bir soru oldu galiba," dikkatini üstüme çekmeyi başarmıştım fakat onunla ilk defa konuşuyor olmanın heyecanıyla sesim sona doğru biraz kısılmıştı. "neyse revire gitmek ister misin?" Yüz tipinden ısrar edeceğini anlatmıştım ama ona fırsat vermeyerek tekrar konuştum.

"Merak etme hemşireyi oyalayıp revirden çıkartacağım." Daha demine göre yüzü daha rahat bir ifade alınca yerimden kalkarak eteğimi silkeledim ve kalkması için elimi ona uzattım. Uzattığım elime tedirginlikle bakınca yüzüme samimi bir gülümseme kondurdum ve elimi salladım. Bakışları bir iki saniye yüzümde dolaştıktan sonra soğuk eliyle ona tezat sıcak elime tutundu ve ayağa kalktı. Elini elimden hızlıca çekti ve bakışlarını kaçırdı. Geldiğimden beri konuşmamasını ve bu garip halini benden utanmasına verdim ve adımlarımı merdivenlere yönelttim. 

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jan 19, 2021 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

are the same height ➳ somi + jisungWhere stories live. Discover now