12: kiss

764 161 135
                                    

Genç kızın gözyaşı sayesinde hayata tutunan çiçekçi adam, bunun karşılığı olarak tıpkı masallarda; prenslerin prenseslere olan öpücüğü gibi tutkulu bir ilk öpücük verdi.

Bu öpücük artık ikisinin de çıkamayacağı bir denize atlamaları demekti. Boğulmayı bile  göze alarak, o soğuk sularda el ele tutuşarak ölmeyi dilemekti.

Son nefeslerini suyun içince birbirlerini öperek vermeleri demekti.

___

Apar topar eczaneden aldığım sargı bezlerini ve merhemleri hızla masaya dizdiğimde kanepede uzanan Taehyun'a kısa bir bakış attım.

Dakikalardır çektiği acı yüzünden sürekli kendini sıkmış ve kesik kesik inlemişti. O şerefsize olan borcum bittiğinde yakasına yapışıp tüm bu olanların intikamını alacaktım. Benim bile dokunurken canını yakar mıyım diye düşünmekten alıkoyamadığım Taehyun'a nasıl zarar verebilirdi?

Başının altındaki yastığı hafifçe dikleştirdim, "Biraz canın acıyabilir."

Merhemi dikkatle dudağının kenarındaki yaraya sürmeye başladığımda acıyla gözlerini kıstı ve kendini daha da sıkmaya başladı. Ben ise merhemi sürer sürmez daha fazla canı acımasın diye üflemeye başlamıştım.

Kendimi suçlu gibi hissediyordum. Eğer ona ulaşamayıp eve geldiğim an, yarı zamanlı işime gitmek yerine evde kalmayı tercih etseydim bunların hiçbiri olmayacaktı. Ona zarar gelmemiş olacaktı...

Yara bandını dikkatle açtıktan sonra dudağının kenarına, üfleyerek, özenle yapıştırdım.

Elmacık kemikleri hafifçe morarmış, dudağının kenarı da patlamıştı. O tefeci pisliği Taehyun'u dövmekle kalmamış, ona bıçak çekmişti... Taehyun ise o bıçağı nasıl korkusuzca avucunun içine aldı bilmiyordum fakat bir şekilde bıçak elini kesse bile daha büyük bir felaketten kendini kurtarmıştı.

Yaralı elini nazikçe kendime doğru çektim ve üflemeye devam ettim. Derin kesmişti. Doktora gitmemiz gerekliydi...

"Taehyun-a," dedim üzgünce. Gözlerimi gözlerine sabitlediğimde beni merakla dinlediğini anlamıştım. "Bu kesik oldukça derin, üzerine sadece yara bandı yapıştırarak geçebilecek türden değil... Doktora gidip dikiş attırmamız gerek."

Zorlukla dudaklarını araladı ve, "Doktora gidemeyiz, kimliğim yok. Eğer adım duyulursa bizi bulurlar. Tımarhanedeki doktorlar bizi bulur..." dedi. Sesindeki gerginlik oldukça anlaşılırdı.

Sıkıntıyla nefesimi verip biraz önceki merhemi bu sefer de avuç içine sürmeye başladım.

Taehyun acıyla inlediğinde hızla üfleyerek elimle yelpaze yapıyordum. "Bir şey yok, bir şey yok." dedim güven vermek istercesine.

Ambalajından çıkardığım sargı bezini dikkatle  Taehyun'un eline sarmaya başladığımda ikide bir gözümün önüne düşen perçemlerim yüzünden dikkatim dağılıyordu. Taehyun bunu anlamış olacak ki boşta kalan eliyle benim yerime perçemlerimi kulağımın arkasına sıkıştırdı.

Sargı bezini güzelce sardıktan sonra malzemeleri toplayıp banyodaki dolaba kaldırdım. Saatin de epey geç olmasıyla odama ilerleyip yatağa yeni bir takım nevresim serdim. Çünkü bu gece kanepede ben, yatakta ise Taehyun yatacaktı.

Hızlı adımlarla salona girdiğimde Taehyun hâlâ acıyla kesik kesik inliyordu. O an şehirdeki tüm doktorları buraya getirip onu iyileştirmelerini istedim...

"İyileşene kadar benim yatağımda yat Taehyun, böyle rahat edemezsin." dedim onu kaldırmaya çalışırken.

Kısık bir sesle, "Ya sen?" diye sormuştu.

REAL ROLE ▪︎ Kang Taehyun ✔Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ