23 🍂 Ve bir sonbahar gecesi her şeye şahit olur nöbetteki yıldızlar

441 40 120
                                    

Size buraya anlamlı ve güzel bir şarkı bırakıyorumNe kadar olur bilmem ama keyifli okumalar diliyorum

Sanal kalıbını yıkan güzel
Ay Kızı'ma 🌙

🎧 The Rose - Sorry

🐾

"Jimin..."

Mumların etrafa yaydığı hafif ısının yanaklarımı alevlendirdiğini hissediyordum. Ya da bu alevlenmenin nedeni yalnızca Taehyung'un ağzından adımı duymaktı. Bilmiyordum, ama tüylerimin diken diken olduğunun farkındaydım.

"Efendim?"

"...unutma, sakın gözlerini açma."

Taehyung'un art arda yaptığı iki aynı uyarıyla bu durumun ciddiyetini daha iyi kavramıştım. Gözlerimi açmamalıydım. Açıkçası biraz tedirgindim, kendimi gereksiz bir korkunun pençesinde hissediyordum. Benliğim inatla gözlerimi açmamı, tenime çarpan ne idiği belirsiz soğuk ise şu anki gayeme ters olarak benliğime güvenmemi istiyordu.

Taehyung tekrar o yabancı dilde bir şeyler mırıldanmaya başlamıştı. Evet, korkuyordum. Elimde değildi bu fakat Taehyung'a da güveniyordum.

Kafama keskince giren ağrı, aniden dönmeye başlayan başım ve uyuşmaya başlayan vücudum tir tir titremeye başlamıştı. Başıma giren o acı sancı düşüncelerimin bulanmasına neden oluyordu. Birkaç saniye öncesine göre korkum tüm bedenime yayılmıştı. Titriyordum, Taehyung'un durmasını istiyordum ama bunu dile getiremiyordum. İçimdeki o habis his ruhumun, bedenimin her bir yanını kaplamıştı ve ben buna engel olamıyordum. Taehyung'a şimdi durmasını söylesem kim bilir ne kadar endişelenirdi benim için? Kendini suçlu bulurdu beni korkuttuğu için.

Bu yüzden direndim. Her sabah şafakta doğan güneşin iradesini örnek alarak direndim. Korkumu biraz da olsa içimde hapsedersem ayin tamamlanacak ve Taehyung geri dönecekti. Bunun için sabretmeliydim.

O an direndim, direndim ve direndim. Fakat bir anda kalbimin tam orta yerine giren keskin ağrıyla ne kadar dayanmak istesem de gözlerimin açılmasına engel olamadım. Ağzımdan bir inilti koptuğunu hissettim. Odada yankılandığını hatta Taehyung'un duyduğunu ve okuduğu o şeylere bir son verdiğini de fark ettim. Fakat yalnızca bir saniye sürmüştü ki Taehyung yaptığı duraksamayı umursamamış ve anlamsız kelimeleri dile getirmeye devam etmişti.

O an fark etmiştim. Taehyung ne kadar çok şey söylerse kalbimin sızısı da o denli artıyordu. Dayanamıyordum. Taehyung bunun farkındaydı ama o da durmuyordu. Yalnızca bir saniye sonra tüm oda kısa bir süreliğine sallandı ve gözlerim etrafı oldukça buğulu görmeye başladı. Başım acınası halimi hatırlatmak istermiş gibi dönmeye ve kafamın elimde olmadan öne doğru düşmesine neden oldu.

Anlayamıyordum. Ne olduğunu kavrayamıyordum!

Yavaş bir şekilde bakışlarımı yukarı kaldırdım. İlk gördüğüm şey Taehyung'un normale göre esmer olan yanık teni, kapalı gözleri ve kiraz rengindeki yumuşak dudaklarıydı. Daha sonra etrafıma bakındım. Ben neden dolabın önündeydim? Taehyung neden benim oturduğuma emin olduğum yatağımın yanında dizi üzerinde oturuyordu? Ne oluyordu? Neden artık bir şey hissetmiyordum? Neden artık içimde bir şeyler kopmuş gibi karamsar bir duyguya yakalanmıştım? Neden Taehyung ifadesiz yüzümden akan o yaşları görmüyordu? Neden tenim solgundu? Neden? Neden? Neden? Neden?!

Neden Taehyung beni fark etmiyordu?

"Tae-Taehyung?"

Kısa bir süre sonra karşımdaki beden gözlerini yavaşça araladı. Öncekinin aksine, benim tanıdığım Taehyung'un gözlerinin aksine bunlarda öncesinde asla denk gelmediğim bir canlılık vardı. Fakat bu canlılığın aksine Taehyung'un bakışları bomboştu. Kendimi o an değersiz hissettirecek kadar çok boştu. Usulca dizlerimin üzerinde emekleyip Taehyung'a doğru ilerledim. Neler oluyordu bilmiyordum. Üşüyen, solgun ellerimi Taehyung'un yüzüne çıkardım ve yanaklarını yavaşça kavradım. Ellerimin aksine sıcacık olan yanaklarına dokundum. Fakat Taehyung bundan hoşlanmamış olacak ki yüzünü bir anda ellerimden kurtararak başını sağ tarafa çevirdi. Sonra ayağa kalktı. Hiçbir şey demeden yerdeki Melark'ı elleri arasına alıp kapıya doğru ilerledi.

Bay Melark // VminWhere stories live. Discover now