Final | Benim Adım Harry Potter

2.9K 195 102
                                    

Riddle Malikane'sinde yaşanan hadiselerden sonra, iki ay boyunca Harry, Bakanlık ile iş birliği yaptı. Bütün bildiği Ölüm Yiyen'lerin isimlerini, nerede bulabileceklerini onlar için listeledi. Hatta bazı operasyonlarda, Bakanlık'ın Seherbaz'larına katıldı ve Ölüm Yiyen'lerin yakalanmasına yardımcı oldu.

Tom Riddle'ın malikanesine, Harry istemediği için el konuldu ve satılıp, parası Gringotts bankasına aktarıldı. Harry'nin o kanlı paralara hiç de ihtiyacı yoktu. Annesi ve babası ona önür boyu yetecek kadar servet bırakmışlardı çünkü. Gerçi, beş kuruşu olmasa bile yine de o parayı almazdı.

Harry, Tom Riddle öldükten, evi satıldıktan sonra, Sirius'un yanına taşındı. Her ne kadar Draco, onların evine gelmesini istese de, Harry vaftiz babasıyla kaybolan yılları telafi etmek istemişti. Ayrıca, beklediğinin aksine, onunla aynı evde yaşamak cidden güzeldi. Harry Sirius'un dağınık, otoriteden yoksun, sadece eğlence düşkünü biri olacağını sanmıştı ama yanılmıştı. Onunla yaşamaktan mutluydu.

Draco ve Narcissa ise, her ne kadar Tom Riddle için çalışan kişilerden olsalar da, Harry artık Bakanlık için önemli bir isim olduğu için, Azkaban'a gönderilmemişlerdi. Harry ve Dumbledore ikisinin Yoldaşlık için çalışmalarından da bahsetmişti tabii.

Onların aksine Lucius Malfoy Azkaban'ı boylamıştı. Harry'nin içinden o adamı kurtarmak hiç de gelmemişti doğrusu. Onun kendisini kaçırıp, Tom Riddle'a götürdüğü gerçeği, midesinin bulanmasına neden oluyordu.

Dopdolu iki ayın ardından, Harry ve Draco son senelerini okumak için Hogwarts'a gitmeye karar kırdılar. Draco'nun zaten gitmesi gerekiyordu ama Harry'nin okula gitmeye ihtiyacı yoktu. Yine de, Draco'yu yalnız bırakmak istememiş, zaten iki ayda çok az zaman geçirdikleri için, Hogwarts'a gitmeye karar vermişti.

Okula gideceği sabah, yatağında doğruldu ve komidinin üzerinden gözlüğünü alıp taktı. Yatağından kalkıp, odasından çıktı ve sağ taraftaki banyoya yöneldi. Günlük işlerini hallettikten sonra merdivenlere yöneldi ve ağır adımlarla inmeye başladı. Ev cini olan Kreacher çoktan kahvaltıyı hazırlamış olmalıydı. Evin içi her sabah olduğu gibi güzel kokularla çevrelenmişti.

Mutfağa girdiğinde, "Günaydın Kreacher." dedi. "Sirius uyanmadı mı?"

Kreacher yaptığı işi bırakıp Harry'nin önünde eğildikten sonra, "Uyandılar, efendim." dedi. "Kendileri salondalar. Kahvaltı hazır. Ben onu çağırırken siz lütfen oturun."

Harry onu kafasıyla onayladı ve ev cini ağır adımlarla mutfaktan çıkarken onu izledi. Aradan bir dakika bile geçmemişti ki, Sirius ile beraber geri dönmüşlerdi.

"Günaydın, Harry."

"Günaydın, Sirius."

Sirius onun karşısına oturup, başka bir şey demeden yemeklere dalınca, Harry de önündeki tabağa kahvaltılık koyup yemeye başladı.

"Dün Draco'dan mektup aldım." dedi Harry, ekmeğine reçel sürerken. "Buraya gelemeyecekmiş. King Cross'ta buluşuruz dedi."

"Tamam öyleyse." dedi Sirius. "Bugün seni biraz erken bırakacağım istasyona. Lupin ile Bakanlık'ta işlerimiz var."

Harry omuz silkti. "İlla gelmene gerek yok diyorum sana ama dinletemiyorum sözümü. Tek başıma giderim ben, sen işlerini hallet."

"Vaftiz oğlumu okula kadar yolcu etmekten daha önemli başka hiçbir şey yok benim gözümde. Sus da yemeğini ye."

Harry gülümsedi. "İyi, sen bilirsin."

"Bu arada sana küçük bir hediyem var." dedi Sirius, yemeklerden kafasını kaldırıp Harry'ye bakarak. Yüzünde muzip bir sırıtma vardı. "Beğeneceğinden eminim. Kapının orada."

Riddle's Son | DrarryWhere stories live. Discover now