Heil Hydra (Trailer)

318 33 2
                                    

Diğer bölüm bu bölümün devamı niteliğindedir. Heil Hydra bölümünü anlamanız için okumanızı tavsiye ediyorum.

'' Onlara Hydra deniliyor.1 baş kesilirse yerini iki baş alır. Bunlarda sloganları.'' dedi Altman. Önündeki dosyalara bakarak devam etti.

'' Hydra nazilerden kopmuş bir grup. Adlarından olsa gerek kısa zamanda olgunlaşıp çoğalmışlar. Ve kullandıkları teknolojileriyle Hitler'den daha büyük tehlike var karşımızda. Bizim ilgilendiğimiz kısıma geliyorum. Hydra askerlerimizi rehin aldı. Hem gözümüzü korkutmak için hem de deneylerinde kullanmak için. Ve askerlerimizi geri almak zorundayız.'' dedi Altman.

Nasyonal Sosyalistler yetmiyormuş gibi yeni bir grup var karşımızda. Yüksek teknolojileriyle kitle imha silahları üzerinde çalışıyorlar. Bu da tüm dünya için tehlike arz ediyor.

'' Ne zaman başlıyoruz ? '' dedim Altman'a bakarak.

'' Hemen şimdi, kaybedecek vaktimiz yok. Hazırlıklarınızı yapın.''dedi.

Kafamı Jenny'e çevirdim. O ise hala haritaya göz atıyordu.

''Avusturya...?'' dedi Altman'a bakarak. ''Çalışmaları yürütmek için oldukça uygun bir yer... Alpler.''

''Hadi West, kültürel geziye çıkmayacaksın. Askerleri geri getireceğiz. Sadece bu kadar daha fazlası bizi ilgilendirmiyor.'' dedi Altman. Jenny kafasına kaldırıp Altman'a sinirden köpürürcesine baktı.

''Oraya ulaştığımız zaman bize, askerleri gümüş tepside sunacağını mı zannediyorsun.''

''Haddini aşıyorsun West.'' dedi Altman kendini tutarak.

''Onları geri almak için zaten savaşacağız. Oradan elde edeceğimiz şeyler bizim ganimetimiz. Başlarında Stark'ın olduğu bir inceleme ekibi kurmalıyız. Orada kullanılan teknolojiye el koymalıyız.''

''Bu kadar risk alamazsın.'' diye bağırdı Altman elini masaya vurarak. Sözlerine sinirle devam etti:'' Hükümetin belirlediği sayının fazlasına çıkmak bile suçken, ne öneriyorsun West ? Yüksek Alman Teknoloji'sine hakim olmayı mı ? Bu, buradaki herkese hapisi boylattırır. Yıllarca verilen emeğin çöpe gitmesi demektir. Şimdi gidin ve hazırlanın.'' diye bağırdı.

Odadan çıkıp koğuşa yürümeye başladık. Ama Jenny bir anda koğuş yerine tersi istikamette, Howard'ın kaldığı odaya yürüdü. Kapıyı çalmadan girmişti. Bir kaç bağırma sesinden sonra anladım ki Jenny Howard'ı görmemesi gereken şekilde görmüştü. Bir kaç saniye bekledikten sonra kapıdan askeriyenin sekreteri koşarak çıktı.

'' Howard, senden bir şey isteyeceğim.'' dedi kapıdan Jenny. Howard gömleğini ilikleyerek kapıya çıktı.

'' Evet West''

'' Altman'ın sana söylemediği şeyler var. Avusturyadan askerleri alacağımız yer. Yüksek Alman Teknolojilerinin geliştirildiği bir yer. Senden orayı incelemeni istiyordum. Ama bunu Altman asla öğrenmemeli.''

Kapıdan çıkınca Jenny konuşmaya başladı:

'' Anlamıyorum bu adamın nesi var ? Androposa mı girdi acaba ?'' diyince ikimizde gülmeye başladık. Daha ciddi bir ifade ile devam etti:

'' Gerçi onun için de zor olmalı Eşi ve çocuklarından ayrı kim bilir ne kadar zamandır görmüyor ?. ''

'' Eşi ve çocukları mı ? Altman evli mi ?''

''Evet ''.

Koğuştan çantalarımızı aldıktan sonra, depoya gidip silahları aldık. Uçakta bir sürü silah vardı ama kendi silahlarımızıda almalıydık. Gerçi heryerimizden kesici alet ve silah fışkırıyordu ama onlar Almandı. Hemde nazilerden kopmuş bir alman grubu. Hemde yüksek alman teknolojisine sahip almanlar. Rusyaya kafa tutan almanlar.

Stark'ın uçağına bindik.

'' Hey millet. Uzun bir aradan sonra sizi tekrar bu uçakta görmek büyük şeref. Jenny, en son uçağa bindiğinde ölüydün değil mi? '' dedi Howard.

''Kapa çeneni Stark . Kalkışa geç hadi.'' dedi Jenny gülerek.

'' Ne diyorsan o West. Ama Altman'ı bekliyoruz.''

''Hadi West, kültürel geziye çıkmayacaksın.'' dedi Jenny Altman'ın sesini taklit ederek. Ne yalan söyleyeyim çok benziyordu.

Biz gülerken Altman uçağa ekipmanlarıyla birlikte bindi. Birbirimize kısa bir bakış attıktan sonra Howard uçağı çalıştırdı.

Sessizliği bozan General oldu:

'' Jenny Berlin'de neler yaşadığını tahmin edebiliyorum. Buna benzer şeyleri bende yaşadım. Seni anlamaya çalışıyorum. Çok öfkelisin. Çok kızgınsın.Ama sen de beni anlamaya çalış. Dediğini yapmak demek çalışmanın sonlanması departmanın kapanması demek. Bunu yapamayız.'' dedi Altman.

'' Peki, efendim'' dedi Jenny.

4 saatlik uçuşta yapılmış olan bütün konuşma buydu. Howard uçağı kuş uçmaz kervan geçmez bir pistte indirdi. Belli olacak ki uzun zamandır kullanılmıyordu.

'' Hangi yöne doğru gidiyoruz efendim ? '' diye sordum.

'' Kuzey-batı yürümemiz gereken yaklaşık bir 12 kilometremiz var. Bu karlar içinde biraz zor olacak.'' Howard'a döndü ve :'' Stark şu uçabilen arabayı icat etsen artık ,olmaz mı ?'' dedi gülerek.

Karlar içinde yürümeye başladık. Ben ve Jenny serum sayesinde, Stark ise icadı sayesinde üşümüyordu. Altman ise titriyordu. Ben buna ilahi adalet diyorum.


Angel With A ShotgunWhere stories live. Discover now