Aydınlık yüzüne vuran zifiri çaresizliği ve durgun bedeninin içindeki çırpınışları anlatmaya iki cümlesi yetmişti. Gözlerindeki inciler parlamaya başlamış, kendisine akacak yol arıyordu. "Zeynep, dün kaçtığın kişiler seni sordular bana." Gözyaşları daha fazla direnemeyip ince bir çizgi şeklinde yanaklarından aktı. Korkuyla bakan gözlerle bana döndü. "Ne dediler? Sen ne dedin?" "Korkma! Koşarak gittiğini söyledim." Gözlerini kapatarak rahat bir nefes alıp verdi. "Artık söyleyecek misin kim olduklarını?" "Abilerim... Onlar abilerimdi." Gözünü yere dikmiş, başkalarının utancını taşıyan omuzları çökmüştü. ~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~ Zeynep; Bizim köyümüzde kızlara çok değer verilmezdi. Ne giyeceğimden nereye gideceğime, ne konuşacağımdan nasıl davranacağıma kadar herkesin söz hakkı vardı; fakat benim karşı çıkmaya hakkım yoktu. Susardım... Derin sessizliğimde; içimde fırtınalar koparken, ben emme basma tulumba gibi kafa sallamakla yetinirdim. Birileri tarafından koyun gibi sürekli güdülürdüm. Allah bana bir beyin vermişti; ama sağolsunlar! benim adıma her şeyi onlar düşünürdü. Sıfır kilometre beyinle öteki dünyayı boylayacağım diye ödüm kopuyordu! ~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~ Zeynep'le Yiğit'in, kültürleri ve yaşam biçimleri farklıydı, ama aşk her yerde aynıydı. Töre hikayesi değildir. #MİZAH İÇERİR!# 🍃Başlama tarihi 10 Nisan 2018🍃