"Eğer ben kendimi bu boşluktan aşağı bırakırsam her şey eskisi gibi olacak mı?" dedim. Arkamı dönüp celladım olan adama baktım. Gözlerinde tek damla merhamet olmayan kalbi atmayan adama. Sorduğum soruya hitaben sadece kafasını evet anlamında sallamakla yetindi. Bir katilden daha fazlasını beklemek benim gibilerin aptallığıydı zaten. "Bu hayata gözlerimi yummadan önce son bir ricam var senden. Anneme ve abime iyi bak lütfen. Yaptığım aptallığın bedelini benden sonra onlar da ödemesin. Lütfen en azında bu kadarını yap olur mu?". Cehennemi andıran kahvenin en koyu tonu gözleri ölürken göreceğim en son gözler olmamalıydı. Zaten boktan olan hayatım böyle bitmemeliydi. Bir kere bile olsun içten gülmediğim mutlu olamadığım hayatım istemeyerekte olsa çıktığım 5 katlı binanın çatısından atlayarak son bulmamalıydı. "Sana unut dediğimde unutup basit insan hayatını yaşamaya devam etmiş olsaydın şu an bunları yaşamak zorunda kalmazdın Milena! Hep söyledim yine söylüyorum fazla merak iyi değildir ve kediyi hep öldürür. Sen verdiğin sözün üzerinde durmadın ve şimdi cezanı çekiyorsun. Annen iyi bir kadın onu koruyacağıma sana söz veririm ama hiç bir şeye yaramayan abin için aynı sözü veremem. Başını belaya sokmayı işi batırmayı iyi biliyor sonuçta". Sözlerini bitirdiğinde gözümden süzülerek yanağıma doğru yol alan damlaları elimin tersiyle silip kafamı gökyüzüne çevirdim. "Bir küçük Milena'yı koskoca dünyaya sığdıramadın?!" İsyan etmek değildi niyetim o an için içimden geçenleri söylemiştim sadece. Gözlerimden yaşlar akarken gülümsedim bu sefer yaşarken gülemedim ölürken güleyim hiç olmazsa. Son kez derince bir nefes aldım ve arkaya doğru bir adım attım. Benim hikayemde böyle son buldu.