Kazanmak için nelerini feda edebilirsin? Elis, hırsının kurbanı olmuş üniversite öğrencisi bir kızdı. Yıllar sonra asla karşıma çıkmaz dediği, nefret ettiği çocukluk arkadaşıyla karşılaştığında tüm hayatı altüst olmuştu. Tabii hırsı gözünü kör ettiğinden o yalnızca olanların çok azını görebiliyordu. Her şeyi yanlış anladığı vakit, yine nefret ettiği Rauf'un kendi hayatını bertaraf ettiğini sanıyordu. Ne var ki işler hiç de sandığı gibi değildi. Kendi derdine takılıp kalmışken, Rauf'un etrafındaki insanların nasıl da yanında olduğunu göremiyordu, belki de görmek istemiyordu. Karşısına çocukluk aklıyla hayalini kurduğu intikam fırsatı çıktığında ve o bunu hafife aldığında basit gibi görünen bir bilgisayar oyununun nelerin anahtarı olduğunu fark edememişti. Ettiğinde ise her şeyi mahvedecek o anahtarı kendi elleriyle teslim ettiğini anlamış bir hâlde, hem nefretinin aşka dönüştüğünü inkâr ediyor hem de etrafındakilerin ona olan tutumunu hayretle izliyordu. Bilmiyordu çünkü, her şey basit bir hırs cevfinin içine atladığında yanıp kül olmuştu. Uzun bir zaman sonra Elis yaptığı hata yüzünden artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını düşünüyordu. Derken... Hiç beklemediği bir şey oldu. Yıllar önce duyduğu söz yazgısına mum yaktı: Kaderin birbirine bağladığı insanlar, birbirlerine daima rastlarlar.