"Adellan buraya gel prensesim?" bana her prenses dediğinde midem ağzıma geliyordu. O iğrenç ses tonuyla beni yanına çağırırken ayaklarım isteksizce hareket etti. Tam burnunun dibinde dururken kusmamak için kendimi zorladım. Pis pis bakışları yüzümde gezinirken ona bakmamak için direndim. Eli yüzüme yaklaşırken gözlerimi sımsıkı kapattım. İğrenç kokan nefesi bana daha da yaklaşırken bedenim titredi. Boşta kalan eli ise saçlarımda değince derin bir soluk bıraktım. "Gözlerini aç Adellan. Sana yeni bir görev vereceğim. Hazır mısın?" dediğinde bir kez daha iğrenç nefesi bana değmişti. Bana dokunan ellerini kırmak istesem de gözlerimi yavaşlıkla açtım. Benden bir iki adım uzaklaşıp eliyle burun kemerini kaşıdı. Yeni bir görev... Bu sefer ne yapacaktım? Başımı isteksizce salladım."Dünyadan bir adamı seçip onu vampir yapacaksın. Yirmi beş ya da bir iki yaş küçükte olabilir. O adam benim yenilmez ve ölümsüz yanım olacak." Dediğinde keyifli bir gülümseme bahşetmişti dudaklarının arasına. Başımı hızla ona doğru hizalarken şaşkınlıkla dudaklarım aralandı. Bu çok zor bir görevdi. Öncekilerinden daha zor bir görev... Ona baktığımı fark ettiğinde sevinçli tavrını bozmadan gülümsemeye başladı. "Çok zor mu geldi sana prenses? Oysaki bir tek sana güveniyordum, güvenimi boşa mı çıkacaksın Adellan?" üzülmüş gibi dudaklarını yalandan büzdüğünde daha çok tiksinmeme sebep oldu. Yüzümü buruşturduğumda sert bir tavırla "Çok iğrençsin biliyor musun? Sen kendine bile güvenemezken bana mı güveneceksin? Güldürme beni, daha önce ne yaptıklarını unuttun sanırım? Ayrıca neden dünyadaki bir adamı vampir yapıyorsun? Bizde vampir bile yokken nasıl onu vampire çevireceksin? Bu imkânsız..." diye tısladım. Ondan nefret ediyorum!