5 parts Ongoing URFA'YA SÜRGÜN
Aşk, bazen kaderin kurşunuyla başlar...
Annesinin cenazesini memleketine getirmek için yola çıktığında, Mihriban ne çocukluğunda adının bir adamla birlikte anıldığını biliyordu... ne de karşısına çıkacak adamın, geçmişine mühürlenen bir yüz olduğunu.
Üsteğmen Ferman, yıllar önce bir sokakta, yeşil şalı düşerken görüp unutamadığı o kızı... beyaz lekelerinden tanıdı. Kalbine yıllar önce düşen kıvılcım, şimdi kaderin ateşine dönüştü. Ama bu kavuşma bir vuslat mıydı, yoksa bir ceza mı?
Ailelerin kararı, bastırılmış anılar, suskunluklar ve mihriban'ın taşıdığı ağır yük... Herkes bir kararın peşindeydi, ama Mihriban'ın yüreğinde tek bir gerçek vardı:
"Bu bir aşk değil, bu bir sürgün."
---
"Ferman Teğmen," dedim, gözlerimi gökyüzüne dikmişken. "Seninle bir anlaşma yapacağız."
Yanımdan sesi geldi, sakin ama bu kez biraz temkinli:
"Ne anlaşması?"
Başımı ona çevirmedim. Ellerimi terasın taş korkuluğuna dayadım, gözüm ufukta. "Ne olursa olsun... Üzerime kuma gelmeyecek. Bu tek şartım. Bu tek sözüm. Eğer bir gün bunu yaparsan..."
Başını bana çevirdi. "Yaparsam?"
Sözüm dimdik çıktı dudaklarımdan:
"Urfa şahidimdir, Urfa meydanında kafana sıkarım."
Bir sessizlik oldu. Kalbim göğsümde zıplıyor, nefesim boğazıma takılmıştı. Ardından, Ferman'ın sesi geldi. Bu kez daha yakın, daha düşük ama şaşkınlıkla dolu:
Göz göze gelmedik. Ama yanımda bakışlarının üzerimde olduğunu hissediyordum. Sonra dedi:
"Kabul. Üzerine kuma gelirse... Urfa meydanında vur beni. Vur ki sözümde durmamış olayım, Asi."
•Kuma veya kadına şiddeti normalleştirme yoktur.
•Urfa'ya Sürgün adlı yazılmış ilk kitaptır ve öyle kalacaktır.
•Kurgu şahsıma aittir, en ufak çalıntı durumunda gereken işlem yapılacaktır.