SAHRA ÇİÇEĞİ
  • Reads 37,557
  • Votes 2,860
  • Parts 40
  • Reads 37,557
  • Votes 2,860
  • Parts 40
Complete, First published Jan 16, 2022
Rüzgarlar geçti menekşelerden
Ve bir bahar günü doğdun sen

"Bir kız varmış zindanlarda. Bir adam varmış ölümün avcunda. Sahra çiçeği dokunmuş hayatlarına. Gözyaşları karışınca yağmura, erişmişler bahara."

24.01.2022
All Rights Reserved
Sign up to add SAHRA ÇİÇEĞİ to your library and receive updates
or
#20yağmur
Content Guidelines
You may also like
Urfa'ya Sürgün  by Ruhefza_yazar
5 parts Ongoing
URFA'YA SÜRGÜN Aşk, bazen kaderin kurşunuyla başlar... Annesinin cenazesini memleketine getirmek için yola çıktığında, Mihriban ne çocukluğunda adının bir adamla birlikte anıldığını biliyordu... ne de karşısına çıkacak adamın, geçmişine mühürlenen bir yüz olduğunu. Üsteğmen Ferman, yıllar önce bir sokakta, yeşil şalı düşerken görüp unutamadığı o kızı... beyaz lekelerinden tanıdı. Kalbine yıllar önce düşen kıvılcım, şimdi kaderin ateşine dönüştü. Ama bu kavuşma bir vuslat mıydı, yoksa bir ceza mı? Ailelerin kararı, bastırılmış anılar, suskunluklar ve mihriban'ın taşıdığı ağır yük... Herkes bir kararın peşindeydi, ama Mihriban'ın yüreğinde tek bir gerçek vardı: "Bu bir aşk değil, bu bir sürgün." --- "Ferman Teğmen," dedim, gözlerimi gökyüzüne dikmişken. "Seninle bir anlaşma yapacağız." Yanımdan sesi geldi, sakin ama bu kez biraz temkinli: "Ne anlaşması?" Başımı ona çevirmedim. Ellerimi terasın taş korkuluğuna dayadım, gözüm ufukta. "Ne olursa olsun... Üzerime kuma gelmeyecek. Bu tek şartım. Bu tek sözüm. Eğer bir gün bunu yaparsan..." Başını bana çevirdi. "Yaparsam?" Sözüm dimdik çıktı dudaklarımdan: "Urfa şahidimdir, Urfa meydanında kafana sıkarım." Bir sessizlik oldu. Kalbim göğsümde zıplıyor, nefesim boğazıma takılmıştı. Ardından, Ferman'ın sesi geldi. Bu kez daha yakın, daha düşük ama şaşkınlıkla dolu: Göz göze gelmedik. Ama yanımda bakışlarının üzerimde olduğunu hissediyordum. Sonra dedi: "Kabul. Üzerine kuma gelirse... Urfa meydanında vur beni. Vur ki sözümde durmamış olayım, Asi." •Kuma veya kadına şiddeti normalleştirme yoktur. •Urfa'ya Sürgün adlı yazılmış ilk kitaptır ve öyle kalacaktır. •Kurgu şahsıma aittir, en ufak çalıntı durumunda gereken işlem yapılacaktır.
"BERCESTE" 🍁 (Tamamlandı)  by BursaliGelin
41 parts Complete
🍁 -Hey!'dedi sesi atının nal seslerine bulanırken. Gelip tam önümde duraksamış, yorgun hayvan ağır ağır adımlamıştı. Bir doğan misali keskin bakışları sertçe geçti gözlerimden.'Yalnız çıkılmayacak denildi. Nereye gittiğini sanırsın?' -Yetti gayrı! Bana hesap sorup durma be adam! Kim sanırsın sen kendini?' dedim karakterimden beklenmeyecek kadar sert bir tavırla. Hafif çekik gece karası gözleri bana bakarken daha da kısılmıştı. Atına küçük bir adım attırıp atımın burnuna yanaştı. -Demirci Kasım oğlu Akın! Kutlu Kayı obasının beyi Osman Beyin alpi sanırım kendimi. Peki sen?' 'Gökten zembille inip düştün obanın ortasına. Hiçbir şey bilmem dersin, lakin ben bilirim ki bir gizlediğin var. Şimdi söyle bakalım. Asıl sen kendini kim sanırsın hatun? ' -Bildiğim yalnızca ismimdir. Hazan'ım ben. Nereden geldim, nereye gider idim bilmem. 'Sende var git yoluna. Benden size zarar gelmez Akın Alp. ' Kendinden başkasına zararı olmayan bir acizdim ben. Gizlediğim tek şey bu kitabın içine nasıl hapsolduğumdu. İki binli yıllardan bin üç yüz yılına nasıl gelebildiğimdi. Bâst-ı zamanım, tayy-i mekanımdı... Lakin bunları anlatsam ya meczup derlerdi bana veyahut büyücü. Diyemiyordum. Diyemediğim için de böyle çatıyordu bana kaşlarını. Atımın yönü obaya çevrilirken bir hamle ile kesmişti önümü. Ve geceden siyah gözleri beni alev misali yakarken fısıldadı. -Yolumun üstünde durursun Hazan hatun. Lakin bilesin ki ben dört nala giderken tökezlemem. Ne varsa acımaz, ezer geçerim...' 🍁 Hazan & Akın ......................
LAHZA  s o n  d e m  (TAMAMLANDI) #wattys2020 by asosyalimbenn
37 parts Complete
-Wattys 2020 Romantizm Kazananı- Adamın üzerimdeki baskısıyla köşeye sıkışmıştım. Ona dokunup üzerimden atmak istiyordum ama bunu yapamıyordum. Sanki felç geçirmiş gibi kalakalmıştım. Ne konuşabiliyordum ne de hareket edebiliyordum. Fakat artık bundan oldukça rahatsızdım. Sağ elimi belli etmeden arkama atıp belimdeki silaha dokundum. Onun varlığı niyeyse bana güç veriyordu. Adam sağ elini başımın üzerinden arabaya koyduğunda kaçabilecekmişim gibi geriye gittim. Daha fazla gidemiyordum. Yok olmuyordu. Böyle devam edemezdim. ''Size hiçbir şey vermek zorunda değilim!'' Adamın göğsüne ellerimi koyup tüm gücümle ittirdim. Yaptığıma direnmedi birkaç adım geriledi. Bana alan açılınca duruşumu dikleştirip ben de birkaç adım öne doğru attım. Bu sefer gerileme sırası ondaydı. ''Hem siz kim oluyorsunuz? Bana bu şekilde davranamazsınız!'' Sesim haddinden fazla çıkmıştı. Karşımdaki adamın şaşırdığını görebiliyordum. Benden bu denli bir çıkış beklemediği açıktı. Adamın sinirle kasılan yüz kaslarını gördüm bu sefer. Yine bir sinir dalgası benliğini ele geçirmişti. Ben de bundan nasibimi almıştım. Kollarıma yapışan mengene gibi eller öyle sert tutuyordu ki canım yanıyordu. Parmakları kollarımı morartırcasına sıkıyordu. Yüzü yüzüme yaklaşmış gözlerinden çıkan öfke ateşleri yüzümü yakıyordu. ''Kimliğini çıkaracaksın ve arabada ne var ne yok hepsini göstereceksin!'' Bu bendeki bardağı taşıran son damla olmuştu. Kimse bana emredemezdi. Hiç kimse! Kollarımı gevşettiği tutuşundan faydalanıp yarım adım geriye çıktım. Canım ya da bir başka şey şu an umurumda değildi. Belimdeki silahı çekip kalbine dayamamla onun da eş zamanlı aynı şeyi yapması bir olmuştu. Şimdi ikimizin silahı da birbirimizin kalbi üzerinde meydan okuyordu. Ya iki silah da patlayacaktı ya da birimizin öfkesi ateş olup yakıp yıkacaktı.
HEMSÂYE (TAMAMLANDI) by Katibe-i_Nur
51 parts Complete
Suikasti yapacağı yer üst kıdemde bir askeri karargahtı ve orası en iyi eğitilmiş askerleri barındırıyordu. Ve araştırdıklarına göre General'in kızı Âmine'yi parmak izi almadan içeri alıyorlardı. Çarşaf ve maskeyle kendini kamufle edebilirdi genç kadın. Askeriyede Âmine'yi daha önce görmüşlerdi. İki santimlik bir boy farkı dahi olsa bunu fark ederlerdi. Âmine ondan 5 cm daha uzundu ve bu yüzden boyu ona yakın olsun diye altı dolgu topuklu spor ayakkabı giymişti. Üzerinde ki çarşaf bol olduğu için ondan daha zayıf olduğu belli olmuyordu. Mavi gözlerine Âmine'nin bal rengi gözlerini lensle taklid edince herşey tamamdı. Bilerek onu seçmişlerdi. Bir karargâha girip oranın en yetkili General'ini öldürmek ancak onun altından kalkabileceği bir görevdi. Ve bunu başaracaktı! Bugün örgütlerinin kabusu General Hamid Aladağ ölecekti! Üstelik bunu öz kızı Âmine Aladağ yapacaktı. En azından herkes böyle bilecekti... 🗝️ Burası Hemsâye Adası'ydı. Dört tarafı denizle kaplı, içi huzur dolu bir kara parçası. Sanki burası dünya da temiz kalmış tek yerdi. Hâlâ insanlar düşenin üzerine basıp geçmek yerine birbirleriyle yardımlaşırdı, hoşgörü vardı mesela hangi dine, ırka, yahut giyimde olduğuna karışmıyorlardı burda insanlar. Birlikte huzur içinde yaşayıp gidiyorlardı. Aylardan Temmuz'du. Hemsâye'nin çiçek açtığı en göz kamaştırıcı zamanlarındanlardı. Çiçekler takmış bir gelini andırıyordu Huzurun Adası. Rengarenk eski usül boyanmış evlerin balkonlarına tırmanıyordu Begonvil çiçekleri. Yanından yürüdüğü ahşap konağın duvarlarını saran asmanın yapraklarını toplayıp hasır sepetine biriktiriyordu bir genç kız. Şimdi bu nadir kalmış temiz beldeye kendi karalarını çalmaya planlıyordu kara ruhlar. Elbette ki onlara set vuracak kahramanlar mevcuttu. İşte serüven böyle başlayacaktı.
You may also like
Slide 1 of 10
Urfa'ya Sürgün  cover
DÖNEMEÇ (✔️) cover
"BERCESTE" 🍁 (Tamamlandı)  cover
Tahassür cover
Bir Ayrılık Bir de Bebek(Tamamlandı) cover
Bir Küçücük Civciv | Tamamlandı cover
Arat Ağa'nın Gelini (+18) cover
MÜMTENİ  cover
LAHZA  s o n  d e m  (TAMAMLANDI) #wattys2020 cover
HEMSÂYE (TAMAMLANDI) cover

Urfa'ya Sürgün

5 parts Ongoing

URFA'YA SÜRGÜN Aşk, bazen kaderin kurşunuyla başlar... Annesinin cenazesini memleketine getirmek için yola çıktığında, Mihriban ne çocukluğunda adının bir adamla birlikte anıldığını biliyordu... ne de karşısına çıkacak adamın, geçmişine mühürlenen bir yüz olduğunu. Üsteğmen Ferman, yıllar önce bir sokakta, yeşil şalı düşerken görüp unutamadığı o kızı... beyaz lekelerinden tanıdı. Kalbine yıllar önce düşen kıvılcım, şimdi kaderin ateşine dönüştü. Ama bu kavuşma bir vuslat mıydı, yoksa bir ceza mı? Ailelerin kararı, bastırılmış anılar, suskunluklar ve mihriban'ın taşıdığı ağır yük... Herkes bir kararın peşindeydi, ama Mihriban'ın yüreğinde tek bir gerçek vardı: "Bu bir aşk değil, bu bir sürgün." --- "Ferman Teğmen," dedim, gözlerimi gökyüzüne dikmişken. "Seninle bir anlaşma yapacağız." Yanımdan sesi geldi, sakin ama bu kez biraz temkinli: "Ne anlaşması?" Başımı ona çevirmedim. Ellerimi terasın taş korkuluğuna dayadım, gözüm ufukta. "Ne olursa olsun... Üzerime kuma gelmeyecek. Bu tek şartım. Bu tek sözüm. Eğer bir gün bunu yaparsan..." Başını bana çevirdi. "Yaparsam?" Sözüm dimdik çıktı dudaklarımdan: "Urfa şahidimdir, Urfa meydanında kafana sıkarım." Bir sessizlik oldu. Kalbim göğsümde zıplıyor, nefesim boğazıma takılmıştı. Ardından, Ferman'ın sesi geldi. Bu kez daha yakın, daha düşük ama şaşkınlıkla dolu: Göz göze gelmedik. Ama yanımda bakışlarının üzerimde olduğunu hissediyordum. Sonra dedi: "Kabul. Üzerine kuma gelirse... Urfa meydanında vur beni. Vur ki sözümde durmamış olayım, Asi." •Kuma veya kadına şiddeti normalleştirme yoktur. •Urfa'ya Sürgün adlı yazılmış ilk kitaptır ve öyle kalacaktır. •Kurgu şahsıma aittir, en ufak çalıntı durumunda gereken işlem yapılacaktır.