PLAN -17

606 58 19
                                    

"Konuşmaktan ölesiye korkarken, suskunluğum da fazlasıyla tedirgin ediyor beni. Artık babamın cesur kızı değilim. Kalan son gücümle, deliliğin sert darbeler vuran pençesinden kaçmaya çalışıyorum. Bir yanım annem gibi olmak isterken, bir yanım kaybolmaktan korkuyor. Ne zamandır bu kadar korkaksın Sahra?"

Dolabının derinlerinde duran defteri alıp açtığında, karşısına çıkan ilk sayfayı okuyup hızla kapattı. Zaman geçmişti ama değişmemişti hiçbir şey. Yerde bağdaş kurmuş otururken başını çevirdiğinde, aynadaki yansımasına baktı. Yine aynı soruydu yöneltilen. Ne zaman bu kadar korkak olmuştu?

Gözlerini kapatıp başını salladı. Bir metre ötesinde duran dosyalarla ilgilenmesi gerekiyordu. Yeterince dikkati dağılmıştı, daha fazla iradeyi bırakamazdı elden. Şirketin yöneticisiydi. Küçük bir kız çocuğu gibi tedavisi olmayan travmaların kucağına bırakamazdı kendini. Defteri atar gibi koydu dolabın kullanmadığı çekmecesine. Olur olmadık zamanda karşısına çıkacak şeyleri ne diye saklardı ki insanlar?

Ellerinden destek alarak yerdeki bilgisayarın ve dosyalarına yanına gitti bir çırpıda. İşin başından ayrıldığına da pişmandı. Avucuna yanağını dayayıp ekrandaki yazıları okumaya başladı. Bu gece dikkatini toplayamayacağı belliydi. Çalan telefonunun sesi yankılandı odada. Ağır ağır eline aldı cihazı. Yabancı bir numaraydı arayan. İşle ilgili bir şey olabileceğini düşünüp açtı.

"Merhaba, Sahra hanımla görüşüyorum değil mi?"

"Evet" dedi, tanıdık sesin sahibini bulmaya çalışırken.

"Ben Psikiyatrist Mehtap Ersoy, bir dönem sizinle ilgilenmiştim hatırlarsanız." Adını söylediğinde tanıdı kadını.

"Hatırladım" diyebildi sadece. Önce atmadığı günlük, şimdi de psikiyatrist... Üst üste gelmelerinin sıkıntısı yerleşti kalbine. Mehtap hanım, yıllar öncesinde kalmış kötü bir anıydı o ana kadar. Bu gece akşam aramaktaki maksadı neydi?

"Sahra hanım, nasılsınız? Görüşmeyeli uzun zaman oldu, neden aradığımı da merak etmişsinizdir." Karşıdan gelen yumuşak sese karşı hala mesafeliydi. Bunu meslek icabı yaptığını biliyordu çünkü.

"Merak etmedim diyemem. Gerçekten uzun zaman oldu." Karşıdan kibar bir gülme sesi duyuldu.

"Bu gün eski dosyaları arşive kaldırmak için incelerken, karşıma adınız çıktı. Yanıma geldiğiniz zaman çocuk denecek kadar küçüktünüz. Sizi kötü etkileyecek nöbetlerinize çare bulmak için epey çabalamıştık." Bunları anlatmak için mi aramıştı bu saatte? "Kısa bir ilaç tedavisinin ardından çabucak toparlanmıştınız." Son bir gayret kadını terslemeden dinlemeye çalıştı. Suskunluğu Mehtap hanımın konuşmasına sebep oluyordu. "Eve geldiğimde aramak üzere iletişim bilgilerinizi not ettim. Önce amcanızı aradım sizin numaranızı almak için. Benim için özel birisiydiniz, şimdi nasıl olduğunuzu çok merak ediyorum. Umarım iyisinizdir Sahra hanım?" Eski bir dost gibi hal hatır sormak için mi aramıştı?

"Neden sizin için özeldim?" dedi bir çırpıda. Rol gereği nezaket cümleleri sıralayan kadını köşeye sıkıştırmaktı amacı. İçinden bir ses aramaktaki niyetinin farklı olduğunu söylüyordu.

"Babasını kaybedip, evinden ayrılan birinin size olduğu gibi sinir krizleri geçirmesi normaldir Sahra hanım. Bu gibi durumlarda, kişi belki de ömür boyu ilaç kullanabilir. Ama siz kısa denecek bir dönem ilaç tedavisi gördünüz ve kendi çabalarınızla sorunlarınızdan kurtuldunuz. Çok güçlü bir bünyeniz var." İlaçların düşüncelerini dinginleştirdiğini söyleseler de, esas amaç kişiyi uyuşturmaktı ve Sahra bunu deneyimlemişti. Ne ağlayabilmiş ne de gülebilmişti. Bir ruhtan farksız okul koridorlarında dolaşırken, içinde biriken ama hissedemediği duyguların ona baskı yaptığını anımsadı.

SAHRA ÇİÇEĞİحيث تعيش القصص. اكتشف الآن