Sevgi dolu bir çocukluk geçiren Oya... Büyük sorunlarla İstanbul'un en ücra ve karanlık mahallesine gitmek zorunda kalınca... Traji komik ve tutku dolu bir gelecek... "Islak zeminde zorlukla koşuyordum. Sesi gelmiyordu ama bana yaklaştığını hissedebiliyordum. Tökezlediğim esnada yerden elimle tutabileceğim boyutta kalın bir odun aldım ve bir ağacın ardına sığındım. Kalbim delicesine atıyordu. Bir anda tamda beklediğim gibi önümde belirdi. El fenerini yüzüme tutmasıyla odunu kafasına indirdim. Acıyla kıvranırken dudaklarından bir feryat koptu. Tam bu anda bir daha vurmalıydım ama yapamadım. Arkama bile bakmadan koşmaya başladım. Ona acı çektirdiğimi düşünürken bile ölümün soğuk nefesini ensemde hissediyordum. Ayakta duracak takatim kalmamıştı. Daha fazla dayanamayarak dizlerimin üzerine yere bıraktım kendimi. Yine belirdi celladım. Birkaç saniye sadece yüzüme baktı. Avucundaki şahsıma ait olan silahı doğrultu yüzüme. İşte bitti. Şimdi bitti..."