Bazı yolların sonu yoktur. Bazı vedalar baştan yazılır ve bize kalan tek şey o güne dek merhabalara sığınmaktır. Umay böyle düşünmüştü her şeyin değiştiği o gece, Yalın'ın gözlerine hayretle bakarken. Hayatına çoktan yön verildiğini, kaderinin pamuk ipliğiyle işlendiğini, parmağında taşıdığı ışıltılı yüzüğün ağırlığı altında bir kez daha anımsamıştı. Onun kararları yoktu. Fikirlerine saygı duyulmazdı. Bambaşka bir planın parçası olmaktan kaçamadı. Tek bir bakış tüm önyargıları ardında bırakır. Yalın, hissizlik duvarını her geçen gün daha da güçlendirirken birden duvarında oluşan minicik çatlaktan içeri sızan günışığı karşısında çaresiz kalır. Bu öyle cılız bir ışıktır ki, Yalın onu usulca alır ve kendi karanlığına bulanmasına izin verir. Umay, parçası olduğu planın ağırlığı altında ezilirken artık tek bir amaca hizmet eder; onu sarıp sarmalayan, bakışları ölüm kokan, elleri kırmızıya bulanan karanlığı yok etmek. "Sana söylemiştim," dedi hıçkırıklarının arasından. "Ölümünün benim ellerimden olacağını söylemiştim!" Uzanıp yanaklarından süzülen gözyaşlarını sildim nazikçe. Canımın acısını hissetmeyeceğim bir noktaya geldiğimde son kez konuştum. "İşte benim kadınım..." ~~~~~~~~~~~~~~~~~~ 16 yaşından büyük okurlarımın okumasını tavsiye ederim, hikâyede yetişkin içerik bulunmaktadır.