Nazli_guls

Yemin ederim ki her şeyi fazlasıyla anlamak bir hastalıktır.."
          	Yeraltından Notlar
          	Fyodor Dostoyevski

Nazli_guls

bir rüzgâr aklımı alırdı
          sessizce bir cıgara yakardın
          parmaklarımın ucunu yakardın
          kirpiklerini eğerdin bakardın
          üşürdüm içim ürperirdi
          felâketim olurdu ağlardım
          
          akşamlar bir roman gibi biterdi
          jezabel kan içinde yatardı
          limandan bir gemi giderdi
          sen kalkıp ona giderdin
          benzin mum gibi giderdin
          sabaha kadar kalırdın
          hayırsızın biriydi fikrimce
          güldü mü cenazeye benzerdi
          hele seni kollarına aldı mı
          felâketim olurdu ağlardım

Nazli_guls

Sana gitme demeyeceğim.
          Üşüyorsun ceketimi al.
          Günün en güzel saatleri bunlar.
          Yanımda kal.
          
          Sana gitme demeyeceğim.
          Gene de sen bilirsin.
          Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim,
          İncinirsin.
          
          Sana gitme demeyeceğim,
          Ama gitme, Lavinia.
          Adını gizleyeceğim
          Sen de bilme, Lavinia.

kissoflie

Kim bilir, iç sıkıntısı olmasa, belki insanlar işe gitmeyi unuturlardı. 'İş avutur' derdi babası. O böyle avuntu istemiyordu. Bir örnek yazılar yazmak, bir örnek dersler vermek, bir örnek çekiç sallamaktı onların iş dedikleri.Kornasını ötekilerden farklı öttüren bir şöför, çekicini başka ahenkle sallayan bir demirci bile ikinci gün kendini tekrarlıyordu. Yaşamanın amacı alışkanlıktı, rahatlıktı. Çoğunluk çabadan, yenilikten korkuyordu. Ne kolaydı onlara uymak! Gündüzleri bir okulda ders verir, geceleri sessiz, güzel kadınlarla yatardı istese.Çabasız.Ama biliyordu: Yetinmeyecekti. Başka şeyler gerekti. Güçlüğü umutsuzca zorlamak bile güzeldi.