evimdin

ağlasam sesim mısra mısra duyulacak.

evimdin

beni merak ediyorsan boyum çok uzadı ama kalbim hâlâ bu eve geldiğimiz için kırık ve hiç iyileşmiyor. ama sen geri dönersen her şey geçermiş, her gece kulağıma böyle fısıldıyor. artık bu evde yok olacakmışım gibi geliyor. canım dedim ya, bazı şeyler hiç değişmiyor. dışarıdaki çöp konteynerinin yeri bile aynı. ama dut ağacını merak ediyorsan, onu kökünden kestiler. beni de budadılar ve hiçbir şey kalmadı benden geriye. kimseyi sevemiyorum artık, değer bile veremiyorum. babama benzemekten bu kadar korktuğum için oluyor bunlar. babam bir çiçeğe dokunsa, çiçek sabaha solar çünkü. kimi sevse akşamına kalbine bıçak dayar. benim babam ne zaman uyansa hep gece olur. o yüzden biz hep gece yaşarız. söylesene, hangi çocuk gece olmasını ister? hem de annemiz akşam ezanından sonra eve gelmemizi isterken. bu yüzden saklambaç oynamayı çok severiz. ama babam bizi hep bulur. oyunun ebesi yok fakat o hep ebe olur ve biz kaybedip dururuz. her şey bu yüzden canım benim. ben artık çiçek bile sulamak istemiyorsam, her şey babam yüzünden. 

evimdin

bana değişmeyen bir şeyler söyle
          çünkü garip şeyler geçiyor aklımdan
          tuhaf söylentiler geliyor kulağıma
          huzursuz dönenceler içindeyim
          gelsen, 
          gözlerimdeki belayı süpürsen güzelce
          içimdeki karanlığı çözsen
          ve şaşırtmayı öğretsen yeniden
          öğrenirsem unutmam hem.