fl77ria

Bencilmişsin. Gerçekten bencil. Küseli iki hafta olmuş, hâlâ neyin hesabını yapıyorsun? Üstüne bir de iftira atıyorsun. Haksızsın ve nereye saldıracağını şaşırmışsın. Sana duygularımı anlattığımda ‘boş konuşuyorsun’ demek yerine, anlamaya çalışsaydın, belki şu an hâlâ arkadaştık. Ama tabii sen, kendinden başka kimseyi düşünmeyip ‘uğraşacak halim yok’ diyerek arkanı dönmeyi seçtin. Geride bıraktığın insanların ne hissettiğini düşünmedin bile.Sen, insanların hayatına girerken söylediklerinin onları nasıl etkileyeceğini düşünmezsin. Ama biri sana en ufak bir şey söylese hemen sorun olur. Sana üzülmeyen birinin hatasını bile kabullenemezsin. İşte sen busun. Bu kadarsın. Çocukluk arkadaşını, iki senelik birine tercih edecek kadar şerefsiz davranabilen birisin.Ama ben? Ben hâlâ seni bekliyorum. Belki bir gün özür dilersin, ne yaptığını fark edersin, gelir anlatırsın… ve ben de seni affederim diye umut ediyorum. Çünkü benimkisi enayilik belki de. Birisi beni kırdı diye susmuyorum, o gülümsediği için ben hâlâ ona gülümsüyorum. Aptal gibi. Çünkü ben böyle bir insanım. Birisi gelip benim ağzıma sıçsın, bana iyiliği dokunuyor diye değişti sanıp affederim. 'Onlar eskide kaldı' kaldı derim. Hâlâ sabahları birbirimizin yüzüne bakıyoruz ve bazen diyorum ki 'insanda biraz pişmanlık olur da beni gördüğünde bir şeyler hisseder ne bileyim geri gelmek ister' ama kız benden çoktan vazgeçmiş,de arkadaşlığınızı bitirmek istemiş.  Ben farkına varmamışım. Şuan kendi arkadaşları ile beni bırakıp gittiği durakta beraber gidiyor. Bunca zamana kadar da onlarla gitmeyi beklemiş de ben ona yük olmuşum işte.

Ietjungcook97

Diyen 3. Kisi oldun

fl77ria

Dede randomu atıyor
Reply

Ietjungcook97

YETER YETER KOMIK DEGILL
Reply

fl77ria

Bencilmişsin. Gerçekten bencil. Küseli iki hafta olmuş, hâlâ neyin hesabını yapıyorsun? Üstüne bir de iftira atıyorsun. Haksızsın ve nereye saldıracağını şaşırmışsın. Sana duygularımı anlattığımda ‘boş konuşuyorsun’ demek yerine, anlamaya çalışsaydın, belki şu an hâlâ arkadaştık. Ama tabii sen, kendinden başka kimseyi düşünmeyip ‘uğraşacak halim yok’ diyerek arkanı dönmeyi seçtin. Geride bıraktığın insanların ne hissettiğini düşünmedin bile.Sen, insanların hayatına girerken söylediklerinin onları nasıl etkileyeceğini düşünmezsin. Ama biri sana en ufak bir şey söylese hemen sorun olur. Sana üzülmeyen birinin hatasını bile kabullenemezsin. İşte sen busun. Bu kadarsın. Çocukluk arkadaşını, iki senelik birine tercih edecek kadar şerefsiz davranabilen birisin.Ama ben? Ben hâlâ seni bekliyorum. Belki bir gün özür dilersin, ne yaptığını fark edersin, gelir anlatırsın… ve ben de seni affederim diye umut ediyorum. Çünkü benimkisi enayilik belki de. Birisi beni kırdı diye susmuyorum, o gülümsediği için ben hâlâ ona gülümsüyorum. Aptal gibi. Çünkü ben böyle bir insanım. Birisi gelip benim ağzıma sıçsın, bana iyiliği dokunuyor diye değişti sanıp affederim. 'Onlar eskide kaldı' kaldı derim. Hâlâ sabahları birbirimizin yüzüne bakıyoruz ve bazen diyorum ki 'insanda biraz pişmanlık olur da beni gördüğünde bir şeyler hisseder ne bileyim geri gelmek ister' ama kız benden çoktan vazgeçmiş,de arkadaşlığınızı bitirmek istemiş.  Ben farkına varmamışım. Şuan kendi arkadaşları ile beni bırakıp gittiği durakta beraber gidiyor. Bunca zamana kadar da onlarla gitmeyi beklemiş de ben ona yük olmuşum işte.

fl77ria

Ben aslında bunu aylar öncesinden hissetmiştim. Yaz tatilinde, ben köyde iken hep geç uyanırdım. Yine o sabahların birindeydim. Yataktan kalktım ama kalktığın gibi koltuğun kenarına tutunmak zorunda kaldım çünkü nefes alamadım. Nefes almakta zorlanmakla birlikte sürekli nefeslenip durdum. O kadar net hatırlıyorum ki o anı. Bir elim göğsümde hiza almış bir biçimde bulunuyor, diğeri ise koltuğun kenarına tutunuyordu. Daha sonra beynimden bir ses veyahut dışarıdan anlam veremediğim bir ses bana "Ailenden birisi 2 ay içinde hastalanıcak veya ölücek." Demişti. Bende ilk başta kendimi sorguladım. İyi değildim de o sıralar. Sürekli kabuslar görüp uyuyamadığım, en sonunda beni karabasanın bastığı zamanlardı. Buna verdim. Dedim ki "Yine saçma sapan konuşuyorum, iyi de değilim bu nereden çıktı? Şizofreniye bağladım." Demiştim ve hemen elimi yüzümü yıkamıştım. Halbuki aslında benim vücudum yine yapacağını yapmıştı. Ben bir şeyler olmadan önce hep vücudumun hissettiği, vücudumun beni uyardığı birisiyim. Bu olay da da vücudum ve hislerim bana haber vermişti. Ben bunu yaşadıktan 1-2 ay sonra dayım hastalandı. Hayatın kararma dönemleri diyebiliriz. Annem için hayatın en zor dönemlerinden birisinin başlangıcı diyebilirim.

fl77ria

Daha sonrasında bana dedi ki "Benim babam yapar." Diyemedim "Eda senin babandan ümit yok." Diye. Dilim lâl oldu da diyemedim. Söylediğim en tatlı ve acı yalandı. Kaç saat Eda'nın o sözüne ağladığımı bilmiyorum. Vicdanımın ilk kez bu kadar acıdığını derinden bir kez daha hissettim. Bu sefer birisi içindi bu acı. Kendimi suçlamamdan gelmiyordu. Ona  "Baban artık gitti." Diyemedim. Yapamadım. Zoruma gitti. Çok zoruma gitti. Oturdum bir çocuk gibi ağladım. Dayımı görmeye gittiğimde bana "Someyye" diyerek dalga geçer tarzı söylediği sesinin tınısı kulağımda yankılanıyor. Beni "Hele gel bir dayı öpsün." Diyip sevdiği çocukluk günlerini hatırlıyorum. Boğazım düğümleniyor. Annem "Hayat devam ediyor." Diyerek yoluna bakmaya çalışıyor ama onun için ne kadar zor olduğunu biliyorum. Gerçekten bu hayattaki en zor acı birini ebediyen kaybetmeyi kabullenme acısıdır. Daha fazla devam edemeyeceğim.
Reply

fl77ria

İlk başta dayımın iyi olduğunu gördüm ve iyileşecek dedim ama benim iyileşecek dememle hiçbir şey olmuyormuş. Onun ümit beslemesi, yaşam isteği olması gerekiyormuş. Dayım ise hemen pes etti. "Arkamdan iki ağlarsınız sonra beni unutup devam edersiniz, hayat bu. Çocukların hesaplarında paraları da var ben gittikten sonra rahat bir şekilde yaşarlar." Dedi. Oysaki bilmiyor, o arkasından 2 ağlanıp unutulacak bir insan değil. Hasta olmasına rağmen çocukları için gidip çalıştı. Hep aynı hastanede kalıp, başka hastaneye gitmemesi de hataydı ve bunu ona söyleyemezdiniz. Sizinle konuşmazdı çünkü ilk başlarda hasta olduğunu reddediyordu. Daha sonrasında yatalak olduğunda kabullendi ve "Benim hakkım dayaktır." Dedi. Sonrasında kanser,felç, tümör patlaması derken; hastane 'yapacak bir şey yok.'diyerek eve getirtti. Evde onu hiçbir doktor kabul etmedi. Ücretli doktoru aradık. "Paranızı boşa harcamayın." Diyerek reddetti. Fazla ateşi çıkıp düşmeyince amilyata alıp bağırsağını aldılar. Kısacası ümit yok. Herkesi perişan görüyorum. Bundan öncesinde bir aradaylen mutluyduk. Konuşurduk, eğlenirdik ama şuan bir aradayken onu çok özlüyoruz. Bugün dayımın kızı olan kuzenime yazdım. Kendisini de pek severim. Sınav notları düşmüştü. Beni de bilirsin, "Yavuz sultan Selim'in bile yenildiği savaşlar var." Diyerek motivasyon vermeye çalıştım ama konuşurken bile onun enerjisinin düşüklüğünü hissedebiliyordum.
Reply

fl77ria

fl77ria

Gidersen öleceğim. Karanlığa döneceğim, of.
Reply

fl77ria

N'olur çok uzaklara gitme.
Reply

fl77ria

Küçücüğüm, her şeyim.
Reply

fl77ria

Bazen bilirsiniz.Bir hata daha yaparsa karşınızdaki kişi, onun oradan gideceğini bilirsiniz ve orası sizin gitmenizi istemediğiniz bir yerse:O hatayı bir kez daha yapmasın diye hırçınlaşırsınız yani aslında öfkenin temelinde "Ben burdan gitmek istemiyorum."vardır.İnsan bu yüzden öfkenelir.Gerçekten gitmek istiyorsa,orayı değiştirmek gibi bir gayesi yoksa,insan zaten sessizleşir.Öfke çok anlamlı bir davranıştır.Yanlış bir hitabet şeklidir sadece.Öfkeyi anlama durumu da budur.Öfkeyi anlasanız daha ılımlı ve tutumlu yaklaşabilirsiniz.Karşı tarafın neden öfkelendiğini anlayabilirsiniz.Çünkü aslında öfkeyi anlamak,bu hayatta yaptığınız en büyük empatidir belki de.En acı olanı.

fl77ria

Bazı çocuklar evdeki sessizliği bile analiz etmeyi öğrenir."Kapı biraz sert mi kapandı?Yüz ifadesi değişti mi?Sofrada kimse konuşmuyor mu?"Bunları fark etmek onlar için bir hayatta kalma stratejisidir.Çünkü bir gerginliği önce sezmek,belki bir tartışmadan ya da kırgınlıktan korunmak demektir.Sonra bu çocuk büyür, arkadaşının attığı mesajı beş kez okur,toplantıdaki sessizli kişisel anlar.Birinin suratının gün boyu asık olmasının sebebinin kendi olduğunu sorgular.Kendine sahip olmayan duyguları sahiplenir."Yanlış mı yaptım?"sorusu iç ses haline gelir Çünkü zamanında güven sakinlikten değil tetikte olmaktan gelir.