@malolmaq İnatçı bir keçinin dilinde en iyi bir başka inatçı keçi anlar diyorsun yani," dediği an kızmış gibi yapıp kaşlarımı çattım.
"Ne dedin sen?" dedim yalandan kızgın bir tavırla ama elimden geldiği kadar bunun yalancı bir kızgınlık olduğunu belli etmemeye çalıştım.
"Ne dedim?" diye sordu, tepkim onu afallatmış gibiydi.
"İnatçı keçi dedin bana."
"Yani?" diye sorguladı bir de.
"Yani," diye tekrar ettim. "Sen yanisini düşünmeye devam et, ben eve gidiyorum," dedim ve hiç beklemediği bir şey yapıp arabadan indim, koşar adımlarla uzaklaştım arabanın yanından.
"Ayliz," diye seslendi arkamdan ama o kadar kısık bir sesle seslendi ki biraz daha uzakta olsam duymazdım bile muhtemelen onu.
"Ayliz! Kızım dursana!" diye seslenmeye devam etti ama ne durdum ne de dönüp ona baktım, uzaklaştım epeyce ve sonra sesini hiç duymamaya başladım.
Aslında kızgın değildim, tek amacım; sabaha kadar beni düşünmesini sağlamaktı. Tamam doğrudan beni düşünmüş olmayacaktı belki ama ne yaptım da onu kızdırdım diye düşünürken doğal olarak beni de düşünmüş olacaktı.
Cebimdeki telefonun titrediğini fark edince eve girmeden önce durup telefonu çıkardım, gözümün ucuyla köşe başında hâlâ durmaya devam eden arabaya bakıp yeniden telefona çevirdim gözlerimi ve Pars'ın aradığını gördüm. Açmak yerine meşgule attım ve daha telefonu kapatmadan Pars'tan üst üste mesajlar geldi. Eve girmek yerine olduğum yerde durup mesajlarına öyle baktım.
Pars: Kızım manyak mısın sen?
Pars: Gelsene!
Okuduğum mesajlar yüzümü güldürürken ekrana yeni mesajlar düştü.
Pars: Bak hâlâ duruyor orada!
Pars: Kızım gelsene buraya!
Dudaklarım bir kez daha yana kıvrılırken hızla o gülümsemeyi sildim yüzümden ve gözlerimi yeniden köşe başındaki arabaya çevirdim, omuz silktim. Muhtemelen o bunu gördü ama arabanın camları filmli olduğundan ben onu görmedim, ne tepki verdi bilemedim. Fakat tahmin etmesi de zor değildi aslında. Muhtemelen şu an kaşlarını çatmış, gözlerinin kenarını kısmış, bana bakıyordur.