ihtima

keşke aramızda mesafeler olmaya devam etseydi. bizim aramızda artık aşamayacağımız bir engel olarak sen varsın sevgilim, maalesef. 

ihtima

mesela burada karşı komşum ölse, haberim olur. ya da mesela çok uzaktan bir akrabam ölse. sınıf arkadaşım ölse, bakkalda ki çırak ölse, bizim bahçede kuş ölse. haberim olur. sana söylerim. bak öldü o, ben ne kadar üzüldüm. ama sen ölsen, belki içim sızlar. iç sızıma anlam bulamam. çok yoruldum ondan herhalde derim. sen ölsen ben bilemem ki. beklerim öyle gelirsin diye. bir gün artık dayanamam anlatırım birine. ölmüş o der. bak sen öldün, benim haberim olmadı. sana gelip sığınmak istedim. benim bir şeyim öldü. sen öldün, kime gideceğimi bilemiyorum. 

ihtima

biliyorum gideceksin. bir eylül ayında ve günün herhangi bir vakti gideceksin. ne eski bir şarkı engelleyebilecek gitmeni ne de yalnızca gözlerimde sakladığım aşkım. usul usul ve ağır başlı adımlarla gideceksin. her adımda gitmenin acısı yankılanacak sokakta. bir törendeymişçesine göze batan bir yürüyüşle gideceksin ve ben çocuklar gibi bakacağım ardından. sen geriye dönüp bakmayacaksın. gideceksin…
          yalnızca gözlerimde sakladığım aşkımı sukuta kurban vereceğim. ‘keşke’ diyeceğim sonra ve sonraları da ve her zaman ‘keşke’ diyeceğim. söylenmemiş sözlerin ateşi yakacak tüm bedenimi. engizisyonlarda kurban edileceğim her gün. geç kalmış infazın korkusu kemirecek beynimi. duvarlara bakıp hayıflanacağım.
          biliyorum gideceksin…

ihtima

"ve sen yine denendiğinde, yine kalbin daraldığında, yine bütün kapılar yüzüne kapandığında ve yine ne yapman gerektiğini bilmediğinde uzun uzun düşün ve hatırla, yaradan'ına ve o'nun kelamına kulak ver. allah kuluna kâfi değil mi."