kederlipalyaco

çünkü insan eşref-i mahlûkattır demedi babam bana*

kederlipalyaco

Benim adım insanların hizasına yazılmıştır. Her gün yepyeni rüyalarla ödenebilen bir ceza bu. Keşke yağmuru çağıracak kadar güzel olmasaydım. Ölüm ve acılar çatsaydı beni. Düşüncem yapma çiçekler kadar gösterişli ve parlak.. Sözlerim ihanete varacak doğrulukta olsaydı. Anmaya gücüm yetseydi de konuşsaydım. Diri-gergin kasları konuşsaydım “Kardeşler! ” deseydim “Kardeşlerim! ” “Bakın yaklaşıyor yaklaşmakta olan “Bakın yaklaşıyor yaklaşmakta olan “Bakın yaklaşıyor...” 
          Yazık, şairler kadar cesur değilim. Çocukların üşüdükleri anlaşılıyor bütün yaşadıklarımdan. Gövdem kuduz yarasalarla birazcık yatışıyor.

kederlipalyaco

şimdi durup düşününce açıklanan onca şeyin içinde en isabetsiz rüyalar seçilmiş olabilir mi müezza. biliyorsun, biz isterdik bi kasabanın kuytusunda sandaletler ayağımızda yaşlanalım fakat dünya direnç gösteriyor, ben de her düştüğümde inanç göstereceğim. kuantum benden hariç. gerçekten hissediyor muyum öğreneceğim. seni tepetaklak etmek istiyor. eritecek miyiz kurşunları, yoksa bu külçe hala elindeyken, yani ıhlamuru kökünden devirecek misin ya da bir bankta hakikati öylece bekleyecek misin.

kederlipalyaco

İzah- aşk*
          Benim Mâkes Hanım’da bulduklarımı, siz geçen asırda kaybetmişsiniz. Ama söyleyin kim sevmez Mâkes Hanım’ı,yerimde olmayı istemez hanginiz,
          Bir kere mevzuya bakışı güzel, faşizmi haklı gerekçelerle eleştiriyor. Sonra Allah için kendi de güzel. Bakışları dünyayı güzelleştiriyor. Çünkü Mâkes Hanım sevmez sevmemeyi. Mâkes Hanım genelevde bir bakire. Dünya büyük bir kerhane biliyorsunuz. Ölüm pazarlanıyor ha bire.Tamam, hataları yok değil. Hatta bir keresinde ölmeyi denemiş. Kötü şeyleri yüzüne gözüne bulaştırıyor
          Tabii bunu da becerememiş. Kabul, büyük yanlışları var. Ama ben bütün suçlarını üstleniyorum. Çünkü o elimde kalan son ayna
          Onsuz bir hayatı istemiyorum.
          
          

kederlipalyaco

Her zaman hiç*
            Biz bir keresinde Emirgân’da Mâkes Hanım’la hiç çay içmedik. Kapalı ve açık mekânlarda yalpalıyorduk. Bir akşamüstü olsun hiç öpüşmedik. Çünkü ne zaman bana baksa ağlıyordu. Galiba aynaya bakarak ağlıyordu. Ben onu güldürmeye çalışan palyaço. O en çok benim maskeme ağlıyordu.Bir mahkeme kurduk, herkesi yargılıyorduk. Hâkimi olamadığımız hayatın savcısıydık. Kapalı ve açık hecelerde adımız geçmedi. Yalandan yaşamanın yabancısıydık.Bir keresinde hiç unutmam. Beni sevdiğini hiç söylemedi. 
            Sevdikleri bir toplu mezardan ibaretmiş. 
            Dua etmek için bile küçükmüş elleri. Mâkes Hanım’ı ne çok özlüyorum bilemezsiniz. Ne zaman konuşsam lafı hep ona getiriyorum. Mütemadiyen sustuğum akşamüstleri. İçimdeki çöle yağmur biriktiriyorum.
Reply