sana kötü bir şey olacak. gözlerini kapattığında gözünün önüne gözlerim gelecek ve ıssızda bir bıçak çekilmiş gibi irkileceksin. bu vakte kadar aldığın her yara tanımını değiştirecek. kötü bir şey olacak sana. yemin ederim, bu sikik hüzünlü hâllerin yerini sahi bir ızdıraba bırakacak. hayalin gerçek olacak senin, çağırdığın geldi bak; şimdi o buyuracak. bir şey olacak sana, bu yirmi birinci yüzyıl şımarıklığın bir gecede suratına çarpılan tokatla son bulacak. adımın içindeki harflere döndüremeyeceksin o tutuk dilini. sana zarar vereceğim ben. bunu istiyorum ya da buna hevesliyim diye değil. aksine bu oyunun bıkmışıyım. bana bir zararın yok, sana gelecek bir zarardan da kârım yok, içimi yakan yok ki soğutmak için öç kollayayım ama beni yeterince ısıtmıyor oluşun kafii bunu hak etmene. anladın mı. bana zaten istesen de bir kötülük edemezsin. -keşke etseydin, edebilseydin.- ama benim yazgım bu, ben bana yapılanların değil yapılmayanların peşine düşerim. işte sadece, sana kötü bir şey olacak. çünkü sana kötü bir şey olması gerekiyor. tanrıcılık oynayalım mı. söz memnun olacaksın, tanışınca benimle. sana bir zarar vereceğim ben. belki şansın yaver gider de kendine geldikten sonra şu on bir heceyi tutturamadığın aptal şiirlerinde bu defa kim bilir gerçekçi bir his koyarsın ortaya. korkma, bir sıcak çatışmaya benzemez benim çemberim. burası buz gibi ve silahsızsın. bir tanrıçanın kızı olduğunu düşündüğün ve aydan parlak, gözlerin kamaşarak baktığın o kız sana adını bahşedecek. sen ucuz iyiliklerin çocuğusun, ömründe böyle hakikatli böyle de ihtişamlı kötülük görmemişsindir. güneş hep arkanda, güya erkeksin ya. ama gece oldu bak, tek bir gölge bulamazsın benim olduğum yerde. yazık, aramayı da akıl edemezsin zaten. merak etme, adı karanlık olan kız sana onu da öğretecek.