placebomais

Yüreğim göğüs kafesime sığmıyor güzğülü.
          	Parçalarım beni tamamlamaz oldu.
          	Git gide bulanık kafam da dönen sahneler...
          	Git gide anlamını yitiriyor her biri bir diğerinden farksız olan günler.
          	Penceremiz de ki sardunyalar,
          	Çocukluğumun geçtiği dar küçük balkon 
          	İstimlak duvarına tırmanıp dut ağacının dallarında ki yaprakları sayardım.
          	Balkonumuz da küçük tahta bir masa vardı 
          	O masada ilk kez kalemimi deftere vurdum.
          	Kapısı hep kilitli salonumuzun penceresinden poşetlere ip bağlar esen ufak meltemle kendime uçurtma yapardım.
          	Benim ince ruhlu küçük kızım 
          	O salonda ilk kez en büyük arzusuna kavuştu.
          	Kenarı yanık fotoğraf karelerinden aşina olduğu o yüzü ilk o salonda gördü 
          	Yüzünde çizgiler gözlerinin pınarları da geçmişin o kırık hatıralarıyla yaşlar birikmiş gözlere aynaya bakarcasına baktı 
          	Her bir kelamı her bir sözü elimin,hep aynı hüzne mi çıkar bir insanın güzgülü.
          	Senin o badem gözlerin hiç mi hiç yaş dolmasaydı.
          	Şimdi o salona tekrar gidecek olsam...
          	Bu sefer karşımda oturan sen olacaksın...
          	Yolun başında bile değiliz 
          	Basın hâlâ suyun altında ama sen iyi nefes alıyorsun.
          	Kısaca güzel kızım,güzel çocukluğum,benim parçam, benliğim. Sen hep o salonda kalacaksın 

placebomais

Yüreğim göğüs kafesime sığmıyor güzğülü.
          Parçalarım beni tamamlamaz oldu.
          Git gide bulanık kafam da dönen sahneler...
          Git gide anlamını yitiriyor her biri bir diğerinden farksız olan günler.
          Penceremiz de ki sardunyalar,
          Çocukluğumun geçtiği dar küçük balkon 
          İstimlak duvarına tırmanıp dut ağacının dallarında ki yaprakları sayardım.
          Balkonumuz da küçük tahta bir masa vardı 
          O masada ilk kez kalemimi deftere vurdum.
          Kapısı hep kilitli salonumuzun penceresinden poşetlere ip bağlar esen ufak meltemle kendime uçurtma yapardım.
          Benim ince ruhlu küçük kızım 
          O salonda ilk kez en büyük arzusuna kavuştu.
          Kenarı yanık fotoğraf karelerinden aşina olduğu o yüzü ilk o salonda gördü 
          Yüzünde çizgiler gözlerinin pınarları da geçmişin o kırık hatıralarıyla yaşlar birikmiş gözlere aynaya bakarcasına baktı 
          Her bir kelamı her bir sözü elimin,hep aynı hüzne mi çıkar bir insanın güzgülü.
          Senin o badem gözlerin hiç mi hiç yaş dolmasaydı.
          Şimdi o salona tekrar gidecek olsam...
          Bu sefer karşımda oturan sen olacaksın...
          Yolun başında bile değiliz 
          Basın hâlâ suyun altında ama sen iyi nefes alıyorsun.
          Kısaca güzel kızım,güzel çocukluğum,benim parçam, benliğim. Sen hep o salonda kalacaksın 

placebomais

Hep ölümden bahseder olduk güz gülü. 
          Güneş alan bir balkonun çiçeği olduk.
          Hani çiçekler çok severdi güneşi 
          Biz bir duble rakıya hasret olduk,
          Kim bilir zamanın soldurdugu o gözlerinde neler yaşandı neler olup bitti.
          Bizim sonumuz da orpheus gibi bitti.
          Şimdilerde ölümün o soguk kolların da sabah eder oldun.
          Ve ben yine seninle yeşerdiğim toprakta bitap ve yalnız kalır oldum.
          
          -Güz gülüne veda

placebomais

Papatyadan taçlar yapmayı istedim
          
          Canıma can kattıgını düşündüğüm, avuçların da kokusu biriken o, papatyalar saçların da can bulsun istedim. 
          
          Papatyalardan taçlar yaptım
          
          Saçlarında can bulan papatyaların kokusunu ciğerime dolduramadan tükendiler 
          
          
          Güzel ellerine yüzük yapmayı diledim 
          
          Boynu bükük kalmış her bir papatyayı parmaklarına takmak istedim 
          
          Sonra; tanrıdan çok şey istedim.
          
          İmkan istedim: sevilmek,sevmek,sevebilmek için. 
          
          Sonra, kelebek olmak istedim. Kısacık bir zaman
          
          Sonra, zamanı geriye alıp çıkardığım tüm fırtınalara gögüs germek istedim
          
          Sonra, solmuş bir çiçeği mezarından çıkarıp göz yaşlarımla can vermek defalarca sarılmak istedim 
          
          Ama en çok da ölmek istedim. 
          
          Kendime yaraşır hazin,kirli,acınası,bencil bir ölüm istedim. 
          
          Hayal kırıklığımın yaşattıklarını sende yaşamak istedim. 
          
          Ve çok sonradan ögrendim
          
          Tanrı,günahkâr kullarına sadece bir istek hakkı sunarmış. " benim daha fazlasını dilemeye hakkım da yüzüm de yokmuş ki" yaz yağmuru olmayı da istedim.... Ama bir istek hakkım vardı benim. Bana hiç bir şey olma şansı sunmadılar ki bende ölmeyi seçtim. 
          
          

placebomais

Kelebek olmayı dilerdim hayal kırıklığım.
          
          Sevdiğin o güzel kelebeklerden biri olmak isterdim
          
          ama sen o zaman da benden nefret ederdin.
          
          Kelebek olmak isterdim hayal kırıklığım
          
          Tüm acımı kozam da bırakmak, hepsinden sıyrılmak isterdim.
          
          Küçücük bir süre isterdim uçmak ve özgür olmak için.

placebomais

@auroraxlily yalnızlığın götürdükleri nelerdir küçük? Benden aldıkları güzel gülüşlerim. Yerine verdiği ise sahte bir gülüş ve güçlü bir duvar oldu. Ama memnunum küçük yalnızlık en güzel en korunaklı ev benim için. Ne kadar fazla olursan o kadar bölünür parçalanırsın. Ne kadar az olursan o kadar hür ve özgür olursun tek kalırsın kıramaz kımse seni sahteleşemezsin güle bilirsin kendi kendine belki anıların olmaz ama en azından kırılmazsın 
Reply

placebomais

@auroraxlily sessizlik her zaman iyidir korkacak bir şey yok.
Reply

auroraxlily

@ placebomais  Bazılarımız kabullenmez ama alışır. Solmuş olarak yaşamaya, acıyla yaşamaya, acıyı yaşamaya. Ben kabullenemedim mesela hiçbir zaman ama alıştım artık hislerimin gürültüsüne artık sessizlik beni korkutuyor. 
Reply