Bugünüm, yarınım, geleceğim... Geride bıraktığım onca şeyin tek güzel, nadir yanı. Canım benim, hayatım... Acılarımız olsa da sana geldiğim ilk gün ki gibi her zaman aile olduk birbirimize. Canımdan çok sevdim hep seni. Acıların, en küçük umutsuzluğun, en tatlı anların, sevincin her daim bana işledi. Yeri geldi ben üstlendim yeri geldi sen. Ama biz bunu bile beraber başardık her daim... Biliyor musun 22 Ağustos gerçekten bizi anlatıyor gibi... İlklerin yaşandığı tarih olsa da kırık dökük hayatların, acıların, mutluluğun ve güzelliklerin birleştiği tarih gibi. Biz paramparça bir hayat içerisinde cebelleşiyorken, biz kahkahalarımızı hıçkırıklarımızı paylaşırken, senin güzelliğinde mest olduğum, içtenliğinde kaybolduğum, bir o kadar sende hayat bulduğum... Hayatım, yeni bir hayata adım atıyormuşum gibi hissediyorum. Seni yaşayacağım daha da içten, güzel bir hayatmışcasına yaşayacağım seni. Çok seviyorum seni... Kıyamıyorum hiçbir şekilde... Ama eminim sana kıyamayıp kendimden çıkardığım her şey için içten içe bana saydırdığın kötü gibi görünen huzur verici sözlerin her daim olacaktır. Ama şu var biliyor musun? Biz aileyiz ya ben sana hayatım diyorum ya baksana hayatım kendime döktüğüm her şey sana işliyor. Senin döktürdüğün her şey yine bize işliyor. Ne kadar da özel ve güzel bir döngü içerisindeyiz. Ailem...
Hayatım mutluluğumuz daim, umutsuzluklarımız son bulsun. Her zaman sana aile, dost, kardeş olacağım. Geride bıraktığımız iki yıla aşkın yaşantımızı her zaman güzel saklayacağım. Yeni yılımız huzur bulduğum gülüşün ve güzelliklerinle taçlansın.