simpleforash

beynimi uyuşturuyor özlemin

simpleforash

apansız uyanırsan gecenin bir yerinde
          gözlerin uzun uzun karanlığa dalarsa
          bir sıcaklık duyarsan üşüyen ellerinde
          ve saatler gecikmiş zamanları çalarsa
          bil ki seni düşünüyorum.
          bir vapur yanaşırsa rıhtımına bin, acil
          örtün karanlıkları masmavi denizlerde
          ve dinle kalbimi bak nasıl çarpıyor nasıl
          o bütün özlemlerin koyulaştığı yerde
          bil ki seni bekliyorum.
          bir sabah gün doğarken aç perdelerini, bak
          sevinçle balkonuna konuyorsa martılar
          kendini tadılmamış derin bir hazza bırak
          dökülsün dudağından en umutlu şarkılar
          bil ki seni istiyorum.
          gecelerden bir gece uyanırsan apansız
          uzaklarda elemli, garip bir kuş öterse
          bir ceylan ağlıyorsa dağlarda yapayalnız
          ve bir gün kabrimde bir kara gül biterse
          bil ki seni seviyorum.

simpleforash

sen aşk şiiri yazamazsın hasan hüseyin
          çünkü aşk şiirden önce gelir sende
          oysa şiir önünde gitmelidir her şeyin
          sen aşk şiiri yazamazsın hasan hüseyin
          çünkü aşk
          kavganın içindedir
          çünkü sen;
          içindesin kavganın,
          elmayı kokusundan,
          güvercini biçiminden soyutlamaktır.
          yaşamak denilen kavgayı aşksız düşünmek.
          sen aşk şiiri yazamazsın hasan hüseyin
          çünkü sen
          gagasından tutup kuşu
          öt kuşum öt kuşum demiyorsun
          çünkü sen
          yedirip çiçekleri ineğe
          koklayıp gerisini ineğin
          kok çiçeğim kok çiçeğim demiyorsun

simpleforash

çünkü aşkın kendisidir şiirin
            oysa sen
            oysa aşk
            oysa sen
            sen
            sen aşk şiiri yazamazsın hasan hüseyin
Reply

simpleforash

öpüşmek başka şeydir yiğidim
            öpüşmeyi düşünmek başka
            sevişmek başka şeydir güzelim
            sevişmeyi düşünmek başka
            sende yaprak
            sende yıldız 
            sende su
            sende bu dört boyutlu kaçma tutkusu
            atlıkarıncadan geceleyin
            bakmaktır lunaparka.
            sen aşk şiiri yazamazın hasan hüseyin
            çünkü sen 
            ilkyaz yağmurlarında çırılçıplak
            dolaşır gibi sıcak morlarda
            içer gibi morları
            düşer gibi morlara
            yaşarsın aşkı iliklerinde
            çünkü sen, 
            iki düşman ucun bileşkesisin
            acısısın kavuşmanın
            ayrılmanın sevincisin
            sen aşk şiiri yazamazsın hasan hüseyin
Reply

simpleforash

tahir olmak da ayıp değil zühre olmak da
          hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil,
          bütün iş tahir ile zühre olabilmekte;
          yani yürekte.

simpleforash

seversin dünyayı doludizgin,
            ama o bunun farkında değildir.
            ayrılmak istemezsin dünyadan,
            ama o senden ayrılacak.
            yani sen elmayı seviyorsun diye
            elmanın da seni sevmesi şart mı?
            yani tahir'i zühre sevmeseydi artık,
            yahut hiç sevmeseydi;
            tahir ne kaybederdi tahirliğinden?
            tahir olmak da ayıp değil, zühre olmak da.
            hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.
Reply

simpleforash

mesela bir barikatta dövüşerek,
            mesela kuzey kutbunu keşfe giderken,
            mesela denerken damarlarında bir serumu,
            ölmek ayıp olur mu?
            tahir olmak da ayıp değil, zühre olmak da.
            hatta, sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.
Reply

simpleforash

çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca
          alt katında uyumayı bir ranzanın
          üst katında çocukluğum...
          kâğıttan gemiler yaptım kalbimden
          ki hiçbiri karşıya ulaşmazdı.
          aşk diyorsunuz,
          limanı olanın aşkı olmaz ki bayım! Allah’la samimi oldum geçen üç yıl boyunca
          havı dökülmüş yerlerine yüzümün
          büyük bir aşk yamadım
          hayır.
          yüzüme nur inmedi, yüzüm nura indi bayım
          gözyaşlarım bitse tesbih tanelerim vardı
          tesbih tanelerim bitse göz yaşlarım...
          saydım, insanın doksan dokuz tane yalnızlığı vardı.
          aşk diyorsunuz ya
          ben istemenin allahını bilirim bayım. çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca
          balkona yorgun çamaşırlar asmayı
          ki uçlarından çile damlardı.
          güneşte nane kurutmayı
          ben acılarımın başını
          evcimen telaşlarla okşadım bayım.
          bir pardösüm bile oldu içinde kaybolduğum.
          insan kaybolmayı ister mi?
          ben işte istedim bayım.
          uzaklara gittim
          uzaklar sana gelmez, sen uzaklara gidersin
          uzaklar seni ister, bak uzaklar da aşktan anlar bayım süt içtim acım hafiflesin diye
          çikolata yedim bir köşeye çekilip
          zehrimi alsın diye
          sizin hiç bilmediğiniz, bilmeyeceğiniz
          ilahiler öğrendim.
          siz zehir nedir bilmezsiniz
          zehir aşkı bilir oysa bayım! ben işte miraç gecelerinde
          bir peygamberin kanatlarında teselli aradım,
          birlikte yere inebileceğim bir dost aradım,
          uyuyan ve acılı yüzünde kardeşimin
          bir şiir aradım.

simpleforash

geçen üç yıl boyunca
            yüzü dövmeli kadınların yüzünde yüzümü aradım.
            ülkem olmayan ülkemi
            kayboluşumu aradım.
            bulmak o kadar kolay olmasa gerek diye düşünmüştüm.
            bir ters bir yüz kazaklar ördüm
            haroşa bir hayat bırakmak için.
            bırakmak o kadar kolay olmasa gerek diye düşünmüştüm kimi gün öylesine yalnızdım
            derdimi annemin fotoğrafına anlattım.
            annem
            ki beyaz bir kadındır
            ölüsünü şiirle yıkadım.
            bir gölgeyi sevmek ne demektir bilmezsiniz siz bayım
            öldüğü gece terliklerindeki izleri okşadım.
            çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca
            acının ortasında acısız olmayı,
            kalbim ucu kararmış bir tahta kaşık gibiydi bayım.
            kendimin ucunu kenar mahallelere taşıdım.
            aşk diyorsunuz ya,
            işte orda durun bayım
            ıslak unutulmuş bir taş bezi gibi kalakaldım
            kendimin ucunda
            öyle ıslak,
            öyle kötü kokan,
            yırtık ve perişan. siz aşkı ne bilirsiniz bayım
            alkı aşk bilir yalnız!
Reply