singulority

Eskisi kadar özlemiyorum seni, ve ağlamıyorum olduk olmadık zamanlarda. Adının geçtiği cümlelerde, gözlerim dolmuyor. Yokluğunun takvimini tutmuyorum artık. Biraz yorgunum. Biraz kırgın. Biraz da kirletti sensizlik beni! Nasıl iyi olunur henüz öğrenemedim ama “iyiyimler” yamaladım dilime. Tedirginim aslında, seni unutuyor olmak, hafızamı milyon kez zorlamama rağmen yüzünü hatırlayamamak korkutuyor beni. Gel diye beklemiyorum artık, hatta istemiyorum gelmeni. Nasıl olduğun konusunda ufacık bir merak yok içimde. Ara sıra geliyorsun aklıma, bana ne diyorum. Benim derdim yeter bana bana ne! Alıştım mı yokluğuna? Vaz mı geçiyorum, varlığından? Tedirginim aslında, ya başkasını seversem? İnan o zaman seni hayatım boyunca affetmem.   

singulority

Tamam artık, Lotte, karar verdim, ölmek istiyorum ve bunu sana en ufak bir duygusal hassasiyetle değil, seni son kez göreceğim günün sabahında gayet rahat yazıyorum. Sen bunları okurken, sevgili Lotte, hayatımın son anlarında en büyük mutluluğu seninle sohbet  etmek olan bu huzursuz ve mutsuz zavallının cansız bedeni çoktan soğuk mezarda yatıyor olacak. 

singulority

“Bir gün en sevdiğim öldü. Ben neye üzülsem hep onun ölümüne ağladım.” diye bir söz okudum az önce. Göğsümün vitrinini devirdi, tuz buz etti her şeyi. Hep böyledir. Bir gün en sevdiğin seni terk eder ve ardından kim gidersen gitsin, onun olmayışına ağlarsın. Hayat, tam da böyle.