staraalon

          	
          	-derdimizi anlatabilecek miyiz?
          	+Cellatlar memati.. düşünmezler. Sadece önlerine sürülen kurbanı öldürürler. Vazifeleri budur..
          	-Biz cellat mıyız?
          	+Cerrahlarsa düşünmeye fırsat bulamazlar. Karar vermeleri için tek bir saniyeleri vardır. Dışarıdan gaddar gözükürler.. ama vazifeleri hayat kurtarmaktır. Gerektiğinde bütünü kurtarmak için parçayı acımadan kesip atarlar. Bugün cerrahız!
          	
          	
          	

staraalon

          
          -derdimizi anlatabilecek miyiz?
          +Cellatlar memati.. düşünmezler. Sadece önlerine sürülen kurbanı öldürürler. Vazifeleri budur..
          -Biz cellat mıyız?
          +Cerrahlarsa düşünmeye fırsat bulamazlar. Karar vermeleri için tek bir saniyeleri vardır. Dışarıdan gaddar gözükürler.. ama vazifeleri hayat kurtarmaktır. Gerektiğinde bütünü kurtarmak için parçayı acımadan kesip atarlar. Bugün cerrahız!
          
          
          

staraalon

Zaman, can çekişirken Akrep yelkovan arasında; Bir adım öteye gidemezken geceden
           Ay ışığını çekerken sinesine 
          Yıldızlar çekilirken kuytu karanlıklara 
          Hüzün bakır bir çaydanlıkta demleniyordu
          Ve ben, son sigaramdaki dumanları da hapsediyordum içime 
          Saat on ikiyi beş geçiyordu. 
          Ekmek bıçağında dilimleniyordu ömrüm 
          Masum  yalınayak çocukluğum 
          Umudun kıyısından geçmeyen gençliğim 
          Ulu orta seriliyordu harami sofrasına 
          Düş bahçelerim yağmalanıyordu 
          Herkes payına düşeni alıp giderken 
          Bütün kimsesizliğimle, Bütün çaresizliğimle Bütün çıplaklığımla, kalıyordum karanlığın koynunda 
          Üşüyordum, Tepeden tırnağa buz kesiyordu yalnızlık 
          Saat on ikiyi beş geçiyordu.
          Dişlerimle, şafağı sökmek isterken karanlığın göğsünden 
           Gün ağarıyordu saçlarıma 
          Tel tel 
          Raylarımdan çıkıyordum 
          Vagonlarım kopuyordu bir biri ardına Savruluyordum 
          Bir cinayete kurban gidiyordum, Kaza süsü verilmiş 
          Faili meçhul bir ölüm biçiyordu terzi masasında, Bir tabuta çivileniyordum. 
          Saat on ikiyi beş geçiyordu.