1.8

2.4K 246 120
                                    

İnsanlar çoğu zaman hata yapar, bazen ufak hatalar bazense hayatına yön verecek kadar büyük hatalar. 

Bu süreç yavaşça gelişebileceği gibi her şey bir anda da olabilir. Bazen ufacık bir endişe, içinizdeki belirsizlik ve adını korku olarak koyduğunuz duygu sizi yönetir, bu hataların asıl sebebi onlar olurdu.

Tam şu an Jimin'in yaptığı büyük hatanın sebebi oldukları gibi.

Yoongi'nin ondan hoşlandığını anladığından beri Jimin'in kafasında dönen düşüncelerin haddi hesabı yoktu. Neredeyse birkaç gündür ne yapacağını bilemez bir şekilde geziyor, kafasını dağıtmak için türlü yolları deniyordu. Bu onun için çok yeniydi, ilk defa bir erkek ondan hoşlanıyordu. Ve bu erkek oğlunun öğretmeni, onun ise arkadaşıydı.

Normalde Jimin böyle bir durumda kendini ihanete uğramış gibi hissederdi. O kişinin yüzünü bir daha görmeyi bırak ismini bile bir daha duymaması için elinden geleni yapardı. Fakat şu an hissettiklerinin bununla uzaktan yakından alakası yoktu.

Yoongi ondan hoşlanan bir erkekti. Ve Jimin erkek olmasını bile umursamıyordu.

Hatta öğrendiği andan beri kalbi deli gibi çarpıyordu. Bu düşünce onu hiç rahatsız etmiyor hatta o farkında bile olmadan gülümsemesine sebep oluyordu.

Kim bilebilirdi ki kedi gözlü, beyaz tenli, kısa ve huysuz olan çocuğun ondan hoşlanacağını.

Ama olmuştu işte ve Jimin deli gibi korkuyordu.

Fakat bu sefer sebebi Yoongi'nin değil kendi hisleriydi.

Jimin aptal bir adam değildi, kendini kandırmaya devam etmeyi denedikçe kalbi inadına onun yanında daha hızlı atıyordu, sanki ona gerçeği anlatmak ister gibi. Karnına giren kelebeklerin, her sabah ilk uyandığında mesajları kontrol etmesinin, kalbini bu denli hızlı attıranın Yoongi olduğunu biliyordu.

İşte bu noktada kayışlar kopuyordu.

Jimin küçüklüğünden beri tanrı ve onun kurallarıyla büyümüştü. Babası onu kendi gibi dinine bağlı biri olarak yetiştirmişti. Her pazar kiliseye gider, sahip oldukları her şey için tanrıya şükrettikten sonra dua ederlerdi. Yemek yemeden önce, yemek yedikten sonra, özel günlerde veyahut özel olmayan günlerde tanrıyla arasındaki bağı asla kesmemişti. Ve bundan hiç şikayetçi de olmamıştı. Ta ki lise zamanlarına kadar. Büyüdükçe sorumlulukları artmıştı ve bu sorumlulukları onun omuzlarına koyanın tanrı mı yoksa babası mı olduğunu bilmiyordu bile.

Sorgulamaya veya babasına hayır demeye hiç fırsatı olmamıştı. Öyle ki arkadaşları eğlenirken onun bunları yapması yasaktı. Bir kız arkadaş edinememişti bile, o ailesiyle sevgilisini değil evleneceği kadını tanıştırmalıydı. Evet üstüne basarak kadın çünkü Jimin'in o zamanlar eşcinsellik ile ilgili, babasının dediği üzere sapkınlık olan şeylerin bahsini açması bile yasaktı. Baskıcı bir aileye sahipti, yalnızca din değil her konuda, her yerde babasının gölgesi onu bir an olsun rahat bırakmamıştı.

Dışarıda uzun süre kalmak yasak. Gürültülü şarkılar dinlemek yasak. Kiliseye gidilecek günlerde her hangi bir şey ile meşgul olmak yasak. Fazla yemek yasak. Az yemek de yasak.

Her şey yasaktı.

Tabii ki Jimin buna karşın her gencin yapacağını yapmış ve evi erken yaşlarında terk edip başarılı bir şekilde okulu bitirerek şimdi bulunduğu yere gelmişti. Babasının zoruyla evlendiği, iyi bir aile kızı olan eşi de onu henüz bir yaşına basmamış oğlu ile terk ettiğinde hayatı başlamıştı. Ve kendine söz vermişti, asla babası gibi bir baba olmayacaktı. Jeongguk onun yapamadığı her şeyi yapsın istiyordu.

take me to church, yoonminOnde histórias criam vida. Descubra agora