1.2

2.5K 256 149
                                    



"Baba! Bu yine çalışmıyor! Babaaaa!"

Jimin duyduğu tiz çığlık ve oyuncağın yere atılma sesiyle gözlerini kısarak kulaklarının normale dönmesini bekledi. Geçirdiği gergin günlerin etkisiyle pek iyi hissetmiyordu ve minik oğlu sakin olmayı kesinlikle reddediyor, karşılaştığı en ufak sorunda çığlık çığlığa babasına seslenip ağlıyordu. Birçok kez babası onunla bu konu hakkında konuşsa da Jeongguk'un onu dinlediği pek söylenemezdi. Oldukça sevimli olmasının yanında küçük bir canavar taşıyordu sanki içinde. İstemediği bi şey olduğunda veya istediği bir şey olmadığında hayatı karşısındakine cehennem edebiliyordu Jeongguk. 

Biraz babasına çekmişti.

Jimin çoğu zaman oğlunun bu huyundan şikayetçi olsa da değiştiremeyeceğini bildiği için artık yalnızca küçüğü sinirlendirmemeye özen gösterip büyüdüğünde bu huyunun geçmesini umuyordu. Sonuçta o babasıydı ama ileride bir gün oğlunun sevgili eşinin çok çekeceği belliydi.

Yaklaştığını duyduğu adım seslerinin ardından kafasını çevirip kapısından içeriye giren bedeni görmesiyle çattığı kaşlarını düzeltti ve ona doğru paytak adımlarla gelen oğluna kollarını açtı. Ne olursa olsun modunun düşük olduğunu ona belli etmek istemiyordu. Jeongguk bunu beklediği için saniyesinde babasının kolları arasına girerken küçük parmaklarıyla kulağından kavradığı oyuncak ineği babasına gösterdi.

"Baba, bozuldu."

Eskiden olduğu yerde ses çıkaran inek artık olduğu yerde öylece duruyor ve minik sahibi yüzünden biraz hırpalanmış gözüküyordu. Jimin oyuncağa bakarak iç çekti. Pilleri sağlam duruyordu ama yine de çalışmadığı için onu düzeltebileceğinden şüpheliydi. Yine de oğluna renk vermemek için düşündüğünü belli eden birkaç mırıldanma çıkarıp oyuncağı ellerinde çevirdi. Bunu yaparken bileğindeki gözüne çarpan saatiyle biraz daha gitmezse işe geç kalacağını fark etmiş bu yüzden oğluna küçük bir öpücük verip konuşmuştu.

"Bebeğim bunu eve geldiğimde tamir edeceğim. Ama şimdi babanın işe gitmesi gerek bu yüzden ben gelene kadar uslu dur ve bakıcını üzme tamam mı? Biliyorsun o biraz yaşlı bir kadın zorlanmasını istemeyiz."

Babasının kurduğu son cümleyle beraber Jeongguk da kıkırdamış ve başıyla onaylayarak oyuncağı babasına bırakıp koşarak o esnada çalan kapıyı açmaya gitmişti.











...........................................................











İşe vardığı zaman normalde olanın aksine Jimin'in yüzünde olan sert ifade herkesi şaşırtmıştı. Normalde işler istediği gibi gitmezse ve ortaklarda bir sorun çıkarsa ancak patronlarını böyle görürlerdi. Normalde oldukça sıcakkanlı ve güler yüzlü olan bu genç adamı biri fazlasıyla kızdırmış olmalıydı. Öyle ki Jimin koridordan geçerken her zaman ona günaydın diyen çalışanları bugün azar yeme korkusuyla ağızlarını açmamıştı. 

Ne kadar fena gözüktüğünün Jimin de farkındaydı. Böyle olmaktan hoşlandığı söylenemezdi ama aklında Yoongi varken onun için sinirlenmemek elde değildi. Ona yazdığı cümlelerin hepsi teker teker aklına geliyor ve o resmen deliriyordu. Ona göre bu konuda Yoongi kesinlikle masum değildi. Hatta öfke öyle gözünü bürümüştü ki Jimin'in ondan başka suçlu göremiyordu. 

O gün işten çıkıp eve erkenden dönmesinin ardından küçük oğluyla oldukça sakin ve güzel bir şekilde vakit öldürüyorlardı, neredeyse her zaman yaptıkları gibi. Her şey oldukça normaldi ta ki Jeongguk oyuncaklarını dudak dudağa getirip babasına "Taehyung da beni böyle öper mi?" diye sorana kadar. Jimin şaşkınlıkla gözlerini açmış ve oğluna cevap veremeden öylece kalmıştı. Onun bir erkeği öpmeyi istemesini bu yaşlarda ne kadar dikkate alması gerektiğini bilmiyordu, belki çocukça olan bir merakı en yakın olarak gördüğü Taehyung ile gidermek istemişti. Ya da sadece izledikleri bir filmden etkilenmişti. Jimin o gece oğluna bir cevap vermemiş ve onun üstüne gitmeden yalnızca küçük bir çocuk olduğunu düşünerek aklına gelen, suçlayabileceği ilk isme yönelmişti.

take me to church, yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin