Bölüm 13

97 13 8
                                    

SİYEON

"Aptalsın."dedim dudağımdan akan kanı elimin tersiyle silerken.

"O kadar aptalsın ki, bazen seninle nasıl sevgili olmuşum düşünmüyor değilim."diye devam ettiğimde yaslandığı yerden zorla gülümsedi.

Fazla hırpalanmıştık. Ama hırpalamıştık da aynı zamanda.

"Kalk ayağa aptal herif."derken önüne gelip elimi uzatmıştım.

Önce bana sonra elime baktıktan sonra elimi kavramıştı. Bende onu kaldırmıştım.

"Alabildiğimiz kadar malzeme almalıyız."dedikten sonra bulduğum kurşun geçirmez yeleği üzerime geçirdim. Bağlarını bağlarken elime, gelen kanla, yüzümü buruşturdum.

Köstebeklerden birisi beni biçmişti anlaşılan. Yarayı boş vermek istesem de, bunu yapamazdım. Bir bez parçası bulup, onu yaraya sarmam gerekiyordu.

Bakışlarımı etrafta gezdirirken, gereken şeyi bulmuştum. Tam onu almak için elimi uzatmıştım ki, kapıya doğru gelen sesler duymuştum.

"Birileri geliyor."dedim ve elime geçen ilk silahı alıp, kapıya doğrulttum.

Koşmuş olduğu her halinden belli olan Gahyeon ve Jungkook ikilisini gördüğümde rahat bir nefes almıştım.

"Siyeon! Bir şey oldu sandım!"kollarını bana sardığında yaramın acımasıyla inlemiştim.

"Ne oldu? Yaralandın mı? Aman Tanrım Siyeon! Kanaman var!"Gahyeon her yeri yaygaraya verirken göz devirdim.

"İyiyim ben. Bir şey bağlarsam, kanamayı yavaşlatır. Buradan çıkınca hallederiz."dedim ve daha yeni bağladığım yeleğin bağlarını çözmeye başladım.

"Yarana bir bakayım. Derin olabilir."Jungkook'un bir adım öne çıkmasıyla göz devirdim.

"Ulusal güvenlik bu siktiğimin binasını kafamıza yıkmadan önce burdan siktir olup gitmek için vaktimiz çok az. O yüzden, sadece şu bezi bağlayın. Yeter."dediğimde Gahyeon derin bir nefes aldı. Kafasını olumlu anlamda sallayıp arkamda işaret ettiğim bezi aldı.

"Alabildiğiniz kadar eşya alın. İhtiyacımız olacak."deyip bez parçasını karnıma sarmaya başladı.

"Siyeon derin gözüküyor."

"Umrumda değil. Bu aptal yerden çıkmak istiyorum."

"Kızlar! Cevap verin bana!"telsizden yayılan Minji'nin sesiyle Yoongi yüzünü buruşturdu.

"Durumumuz ne Ji?"dedi Gahyeon belimdeki telsizimi eline alırken.

"Yaklaşık beş dakikalık mesafedeler. Geliyorlar. Buradan defolup gitmemiz gerek."

"İçerideki ajanlar ne olacak?"

"B planı."

"B planlarından nefret ederim."diye mırıldandım.

"Çabuk gelin."

"Anlaşıldı."

"Siyeon yürüyecek durumda değil. Yoongi de onu taşıyacak durumda değil. Jeon?"dedi Gahyeon telsizi yeniden belimdeki yerine koyduktan sonra.

Jungkook kafasını olumlu anlamda salladığında ben kafasını olumsuz anlamda sallıyordum.

"İyiyim ben. Yürüyebilirim."dedim yaslandığım yerden ayrılırken. Ama ayakta zor durmuş, hemen dengemi kaybetmiştim. Hemen yanımdaki Gahyeon'a tutundum.

"Onu boş ver. Al onu ve gidelim."dediğinde göz devirdim.

Jungkook hızlı bir hareketle bir kolunu bacağımın altından geçirip, diğer koluyla sırtımı desteklemişti.

Karnımdaki kesiğin acımasıyla yüzümü buruşturdum.

"Siyeon çok kan kaybediyor. Bir an önce buradan gitmeliyiz."Gahyeon üzerine yeleğini giyerken konuştuğunda Yoongi ve Jungkook onu onaylamıştı.

Sonunda Gahyeon da hazırlandığında silah depomuzdan çıktık ve buluşma noktamıza doğru yürümeye başladık. Yani daha doğrusu onlar yürüyordu.

*****
MİNJİ

Buluşma noktamızda Siyeon, Gahyeon, Yoongi ve Jungkook'u bekliyorduk.

Vaktimiz daralmaya başlarken, panikle ritim tutmaya başladım.

"Yetişecekler."yanımda duran Handong konuştuğunda hafifçe fülümsetip kafamı olumlu anlamda salladım.

Bakışlarımı gergince etrafta gezdirirken sıkıntıyla nefes verdim. Dağılmış durumdaydık. Bangtan'ın gelmesi bizi dağıtmıştı. En iyi iki ajanımız Bora ve Yoobin baygın haldeydi.

İçimden bir ses bu işte Bangtan'ın parmağı olduğunu söylese de, inanmak istemiyordum.

Odaya nefes nefes nefese kalmış grubun geri kalanı girdiğinde bakışlarım direk Siyeon'daydı.

Baygındı. Ve Jungkook'un kolları arasındaydı.

"Tanrım! Ne oldu ona?"diye sorarken Jungkook'a doğru yürüyordum.

"Bıçaklanmış. Yarası derin gibi gözüküyordu. Çok kan kaybetti."Gahyeon açıklama yaptığında Nana'ya baktım.

"Ölmeyeceğim."Siyeon gözlerini zar zor açık tutarken ağzını şapırdatarak konuşmuştu.

"Güvenliği eve ya da başka bir şeye gitmeliyiz. Onu kaybedebiliriz."ihtimali bile beni ürkütürken bakışlarım Nana'daydı.

Chanyeol da yanıma gelmiş, Jungkook'un kolları arasındaki Siyeon'u kucağına almıştı. Yoongi'nin öldürücü bakışları eşliğinde.

"Kendini biçtirmesen olmaz, değil mi?"Chanyeol'a Siyeon gülümsemişti.

"Buraya en yakın güvenli eve gidelim ama pek fazla güvenli olduğunu sanmıyorum. Ulusal güvenlik her yere bakacaktır. Fazla vaktimiz olmayacak."

"Az laf çok yol."dediğimde Nana beni onaylamış ve tünelin kapısını açmıştı. Gahyeon en öne geçip yürümeye başladığında hepimiz onu takip etmiştik.

Ma City ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin