🖤8🖤

579 62 1
                                    

Hyunjin'den
Bizimkiler sarmaş dolaş evlerine giderken Seungmin ile konuşacak konu bile bulamıyordum. Ne kadar acizdim böyle...

Yürürken evine yaklaştığımızı söyledi diğerlerinden ayrılmıştık. Evine gelmiştik, evine girmesini bekledim. Girdiğini görünce tebessümle kollarımı birbirine bağlayıp yürümeye başladım.

Eve varınca direk banyoya girmiştim. Anneme haber etmiştim, üstümü giyinmeye başlamıştım. Üstümü giyinip biraz telefonla oynadım. Seungmin hazır olduğu ile ilgili mesaj atınca evden çıkıp, onun evine doğru ilerlemeye başladım.

Evine gelmiştim mesaj attım çıkması için, çıkmasını beklerken kapının açılıp annesi diye tahmin ettiğim kadın beni içeri çekiştirdi. "Seungmin ilk kez arkadaşları ile bir şeyler yapıyor. Açıkçası merak ettim, seni öyle çekiştirdim özür dilerim." demesi ile başımı iki yana sorun yok anlamında salladım. O sırada Seungmin aşağı inmişti.

Sembollerimiz parlayınca annesi şaşkınca bize baktı. Seungmin gülümseyerek annenin yanağına öpücük kondurdu. Çıkmadan önce annesini tatmin etmek için yarın anlatırım gibisinden bir şeyler mırıldandı. Annesi bize mutlu bir şekilde bakıyordu. Daha konuşmadan kendimi sevdirmiştim sanırım. Yüzüme bu düşünce ile bir sırıtış gelmişti. Seungmin bana anlamsız anlamasız bakınca yavaşça yüzümdeki tuhaf sırıtışı sildim.

Yolda öylesine bir şeyler konuşurken Jisung'un evine varmıştık. Zili çalıp beklemeye başladık. Hızlıca kapıyı açan Jisung ile gülümsedim. Heyecanlı olduğunu çok iyi biliyordum.

İçeri geçtik, bizimkiler daha gelmemişti. Minho Hyung'da eve geçmeden buraya gelmişti sanırım. Onlar için normaldi evlerinde birbirlerinin eşyaları vardı sonuçta. Dördümüz laflarken kapı çalmıştı, çiftler şeklinde dördü de gelmişti. Yavaşça masaya geçtik.

Evde büyükler yoktu çünkü bizi rahat bırakmak için bizim toplandığımız onlarda görüşür bazen birbirlerinde kalırlardı. Büyük ihtimalle Jisung bugün Seungmin'in ailesinden çekinebileceğini düşünüp özellikle söylemişti.

Eğlenceli, bol bol konuşmalı bir yemek yemiştik. Seungmin'in gözlerinin içi parlıyordu. Bu beni o kadar mutlu ediyordu ki. Yediklerimizi birlikte toplayıp makineye dizerken yine konuşup eğleniyorduk.

İşler bitince salona geçmeye karar verdik. Jisung ve Minho Hyung yiyecek bir şeyler getireceklerini söyleyip mutfakta kalmışlardı. Onlar yiyecekleri hazırlarken biz de ne yapsak diye düşünüyorduk. Hala bir karara varamazken çoktan mutfaktan gelmişlerdi.

Seungmin kafasını kaldırıp, "Size anlatmak istiyorum bir daha bu cesareti bulamayabilirim yoksa." dedi. Çekiniyordu ve sesi kısıktı, kendime çektim kolumu omzuna attım. Ona anlatmak istemezsen anlatma dercesine bakıyordum.

Felix "Eğer kendini buna zorunlu hissediyorsan sakın hissetme istersen hiç anlatma biz seni yargılamayız bak.' dedi. Herkes kafasını sallamıştı bu dediğine. Seungmin ise başını iki yana salladı. " Gerçekleri bilen tek kişi olmaktan yoruldum, yalanlara inan insanlar görmekten bıktım. Artık bende gerçekleri bilenlerin olmasını istiyorum." dedi. Cidden çok yıpranmıştı...

Seungmin'den
Hyunjin destek vermek için kolunu omzuma attığından beri biraz daha rahat hissediyordum. Yavaşça anlatmaya başladım. "Geçen yıl dönem ortasına kadar her şey normaldi. Özgüvensizliğim vardı ama yine de bu benim için sorun değildi. Bir şekilde voleybol takımına da seçilmiştim. Mutluydum kısacası, arkadaşım yoktu aslında bunu biliyordum ama yine de arkadaş bile denilmeyecek kişilere sırf yalnızım diye arkadaş dedim.

Ama biliyordum onlar beni arkadaş olarak falan görmüyorlardı. Onların ödev aracıydım. Her neyse ben voleybol oynamayı sevdiğim için sürekli spor salonundaydım. O gün spor salonuna erken gitmiştim biraz kendim oynadım. Sonra takım geldi birlikte oynadık. Hoca antremanın bittiğini gidip giyinmemizi söylemişti. Bende çoğu kişiden önce gidip hızlıca giyinmiştim. Hiç onlarla giyinmezdim kolay kolay.

Takımda beni seven biri vardı, tabi sevgi değildi biliyordum sevgi olmadığını. Yani seven insan farklı bakardı, işte her ne ise. Ben istemediğimi söyledim, üstünden uzun süre geçince o çocuk o gün beni o soyunma odasında sıkıştırdı. Yanına takımdan birkaç kişiyi daha almıştı, birisi arkada telefonu ile uğraşıyordu. O ana kadar tek ayırt edebildiğim şeyler bunlardı.

Sonra bana vurmaya başladılar." sesim zorla çıkıyordu, o anları hatırlamak şimdiden beni mahvetmişti. Hyunjin elini belime indirip güven verircesine belimi okşuyordu. Sakince devam ettim "Ben o an hiç bir şey düşünemiyordum. Neden vuruyorlar naptım diye düşünüyordum sadece, vurdukları içinde bağırıyordum bir yandan, sonra bağırmalarım boğazımın ağrıması ile inlemelere dönüştü." boğazım düğümlemişti gözlerim iyice dolmuştu. Hyunjin beni kendine çekip sarıldı, saçımı okşayıp öpüyordu. Hyunjin'e patladığımda anlattığım şeylerden çıkarım yapmış olsa gerek " O salondaki sesleri de iğrenç kayıtlara çevirip bir şekilde ortada yaymışlar." dedi. Başımı salladım, utanıyordum yine de benden tiksinirlerse diye...

Koi No YokanWhere stories live. Discover now