🖤10🖤

560 60 12
                                    

Seungmin'den
Şaşkınca Jeongin'e baktım. "Hayır hayır, olmaz ben seçmelere falan girmek istemiyorum. Artık voleybol oynayabildiğimi bile düşünmüyorum. Hem kimse istemez beni takımda, ben onlarla aynı takımda olmak da istemiyorum." dedim.

Bunu demem ile Hyunjin "Bir anlaşma yapalım o halde biz olayları tüm gerçekliği ile ortaya çıkaracağız sende takıma geri gireceksin. Onlar zaten bunun açığa çıkması ile bırak takımı okulda bile kalmayacaklar. Ama söz ver takıma gireceksin, Felix ve Jisung ile antrenman yaparsın. Formuna kısa zamanda geri dönersin." başımı sallamaktan başka çarem kalmamıştı.

Geceyi bunlar üzerinde konuşarak geçirmiştik herkesin uykusu geldiğinde ise hep birlikte yere yorganlar serip birlikte yatmaya karar vermiştik. Aile sıcaklığını hissediyordum...

Hyunjin belime kolunu atmıştı, hiç rahatsızlık duymuyordum. Bende kafamı boynuna doğru geriye atmıştım. Herkes iyi geceler diyip uykuya dalmıştı. Uzun süredir ağlayarak uyuyan ben bugün yüzümde kocaman gülümseme, belimde beni sıkıca kavramış bir el ile uykuya dalmıştım.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

.
.
.

Gün ışığı gözüme girerken uyanmaya başlamıştım. Yattığımız yere baktığımda çoğunun uyanmış ve kalkmış olduğunu fark ettim. Hala uyuyan bir Hyunjin vardı bunu belimdeki kemikli sıkıca belimi saran elden anlıyordum.

O da yavaşça gözlerini aralamıştı. Tebessüm ile "Günaydın Minniem." dedi. Çok mutluydum gerçekten, neşeli bir şekilde güne başlamıştım. Ona dönüp sıkıca sarıldım, belimdeki elini sıkılaştırdı ve saçıma öpücük kondurdu.

Arkadan Changbin Hyungun "Biz kahvaltı hazırlayalım siz öpüşüp koklaşın. Oh ne âla, kalkın çabuk bir işe yarayın. Minho Hyung ve Jisung sizde uyanın lan! Chan Hyung sabahtan beri iş yaptırıyor, bıktım valla sevgilisini oturttu masaya benle Feliximi kullanıp duruyor."

Changbin Hyung atarlanıp mutfağa geri dönmüştü. Kıkırdamıştım bu haline, Hyunjin bana çok güzel bakmıştı ben kıkırdayınca "Nolduu?" diye sormamla "Bu ilahi gülüşü benden asla saklama şimdiden bağımlısı oldum." dedi. Utanmıştım ama yine de gülmemi kesmedim başımı aşağı yukarı salladım. Sonunda Changbin Hyung bir daha gelmeden kalkmıştık.

Kahvaltı hazırlıklarına yardım etmiştim. Bunları yaparken mutluluk hissediyordum sadece. Yemeklerimizi yiyip, masayı topladık. Okula gitmek için evlerimizden getirdiğimiz eşyalar ile hazırlandık. Hep birlikte evden çıktık. Yol boyunca sohbet etmiştik. Hyunjin kolunu omzuma atmıştı. Sürekli beni güldürecek anılarını anlatıyorlardı. Okulun girişine gelmiştik, herkes bize bakıyordu...

Hepsinin benim yüzümden baktığını bilmek beni strese sokuyordu. Birisi laf atmıştı ilerden "Demek tipine bakıp karar veriyordun, ondan bize pas vermedin hah!" deyince moralim çökmüştü.

Hyunjin elini çekmişti...

Kesin tiksindi benden, iyice yüzüm düştü ve gözlerim doldu.

"LAN PUŞT SENİ ÖLDÜRÜRÜM LAFLARINA DİKKAT ET YOKSA SENİ DOĞDUĞUNA PİŞMAN EDERİM." bunları diyen Hyunjin'di. Bunları derken çocuğa yumruk atıyordu.

O an yanıldığımı anlamıştım. Hızlıca yanıma gelip elimi kavramıştı. Gözlerimde birikmiş akmaya hazır yaşları kemikli elleri ile silmişti. " Her şeyi kanıtlayacağım ben, bir süre bu mallara kafamızı takmayacağız tamam mı?" dedi. Yine kafamı usulca onaylar anlamda sallamıştım. Elimi tutup öptü. Hep birlikte Felix ve benim sınıfımın önüne gelmiştik.

Onlar bizi kapıda bırakıp kendi sınıflarına yönelmişlerdi. Felix ile sıramıza oturmuştuk. Kimse bize bakmıyordu bile. Sanırım dün Felix ve bugün bahçede Hyunjin ile iyice gözleri korkmuştu. Huzurlu hissediyordum uzun süre sonra. Kafamı Felix'in omzuna yaslayarak kısa süreliğine gözlerimi kapattım.
.
.
.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Koi No YokanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin