8. Bölüm

870 133 242
                                    

Selamlar! Bugün Ateş için devrim niteliğinde bir bölümle geldim! Artık burada da olaylara giriş yapıyoruuuz! Hazırsanız sizi bölümle baş başa bırakıyorum.

Medyadaki müzikle beraber okursanız çok daha güzel olur:) En sevdiğim dizilerden olan Dark'tan tanıştığım bir müzik kendisi.

Oylamayı ve düşüncelerinizi, eleştirilerinizi yorum olarak bırakmayı unutmayın<3

Keyifli okumalar dilerim^^

👾

🎧Agnes Obel - Familiar🎧

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🎧Agnes Obel - Familiar🎧

ATEŞ
"Sanki içimde saklı dünya bana asıl ait olandı ve ben bu yüzden dışarıdakini de ona dönüştürmeye çalışıyordum."

MS 2010

Bu depoda kaldığım birkaç günlük süreçte pek iyi şartlarda bulunduğum söylenemezdi fakat en azından yaşıyor olduğum için şanslıydım. Hayatınız her an, berbat olma ihtimalleri arasında savruluyorsa bazı şartlara şikayet etmek yerine bunlara minnet duyuyordunuz. Henüz yönetime yakalanmamak, bir şekilde zamanda sıkışıp kalmamak, beş yüz yıl öncesinde bir manyağa rast gelmemek; halime şükretmem için sıralayabileceğim korkunç nedenlerden sadece birkaç tanesiydi.

Burada bulabileceğim en rahat yer olan depodayken bile girdiğim riskler vardı. Daha doğrusu girdiğimiz riskler... Birkaç defa depoya gelen yabancı birine karşı paçayı zor kurtarmış, Erva'nın kurtarıcı yalanları ve dikkat dağıtmasıyla tüm bunları ucuz atlatmıştık. Neyse ki Erva, iyi bir zor durum kurtarıcısıydı.

O sabah yine, birkaç gündür olduğu gibi uyanmamı sağlayan şey bu küçük odanın tavana yakın kısmındaki küçük pencereden içeriye sızmaya çalışan yaramaz güneş ışığıydı. Öyle çok bir olayı yoktu, kendi çapında güçlü sayılırdı çünkü böylesine karanlık ve gölgelerle dolu bir odada ışık olmak kolay değildi. Bu kadar aydınlatabilmesini bile bir mucize olarak görüyordum.

Huysuz bir şekilde bir süre kıpırdandım ve en sonunda yerdeki kartonun üstüne uzanmak yerine sırtımı duvara yaslayarak oturma pozisyonuna gelecek kadar uyanmış oldum. Yine birkaç günlük sıradanlığıma uyan bir güne başlamıştım. Paranoyakça düşüncelere kapılmamı sağlayan loş oda, koridordan duyduğum birkaç ayak sesiyle yaşadığım gerginlik, uzunca bir süre aynı pozisyonda oturmaktan oluşan belimin ağrısı, tüm bunların sonucu olarak zihnime dolan iyi kötü sonsuz düşünce; birkaç gündür yaşadığım olaylar bundan ibaretti.

Başka yapacak hiçbir şeyiniz yoksa düşünceler bir kabusa dönüşüyordu. Boş vakit, zihninizin her köşesini karıştırıyor ve üzerinde durulmaya değen değmeyen ne varsa işliyor, üzerinden onlarca farklı senaryo kuruyor, üstüne üstlük bunlardan bazılarına inanmamı bile sağlıyordu. Bir yerden sonra kendi düşüncelerimi susturmaya çalışıyor fakat çok geçmeden kendimi yine yıllar öncesinden kalma sıradan bir anının sıradan olmayan yönleri üzerinde buluyordum.

2494 (Zaman Yöneticisi 2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin