27.bölüm

1.6K 73 10
                                    

Her kim bu anlaşmayı ihlal ederse , çok ağır şekilde cezalandırılacağını herkesin şahitliğinde size belirtiyorum dedikten sonra deriyi alıp yanında ki yardımcısına verip , al bunu göm dedi.

Yardımcısı deriyi alıp ortadan kayboldu.

Sonra mürre ayağa kalkıp ikimizi tebrik etti.

Bu sıra da zülal ise , etrafını saran dişi cinler ile gülerek ortamdan ayrıldı.

Daha sonra kendimi bir anda geniş bir alanın içinde buldum.

Burası çok kalabalıktı , koyunlar kesilmiş , masalar kurulmuş , yemekler yapılmış , herkes eğleniyordu.

Bir anda herkes alkış tutmaya başladı.

Cinlerin taşıdığı tahtın üzerinde tüm güzelliği ile oturuyordu zülal.

Yavaşta alanın ortasına getirdiler , zülal tahttan indi.

Bembeyaz ipekten işlenmiş gelinliği ve başındaki yeşil örtünün üzerinde ki işlemeli elmastan yapılmış taşlar ışıl ışıl parlıyordu.

O kadar güzeldi ki zülal…

Yavaşça yanına gittim.

Tam yüzünde ki örtüyü kaldıracaktım ki , ortalık bağırış sesleri ile inledi.

Ardından da düğün alanına binlerce simsiyah cin ordusu , en korkunç görüntüleri ile gaddarca giriş yaptı.

Bunlar kafir ordusuydu.

Savaş ilan edercesine kılıçlar kuşanmışlardı.

Ortalığa korku saçıyorlardı.

Ben hemen zülali arkama aldım. Korkma ben buradayım dedim..

Daha sonra bu kafir cin ordusunun en güçlüleri mürrenin karşısına dikildi.

Sen ne hakla bizden olanın ademoğlu ile evliliğine izin verirsin , sırf bu yüzden burayı yakarım , seni de , herkeside burada öldürürüm diye hiddetlendi.

Mürre lafa girdi , sen kim oluyorsun da benimle bu şekilde konuşuyorsun , seni burada paramparça ederim , zülal sizin gibi kafir değil , o sizden değildir , bizdendir , bizim gibi müslümandır dedi.

Müslüman mı , ne müslümanlığı , sen değilmiydin daha önce den bizim gibi kafir olan , bize itaat etmeyen , sırf bize itaat etmemek için müslüman olan sen değilmiydin , nerden geldiğini unutma mürre , müslüman olsan bile bizle yedin içtin. Bizden olanı ademoğlu ile evlendiremezsin , derhal bu kararı boz , eğer bozmazsan burada ki herkes kılıcımın tadına bakacaktır dedi.

Bunun üzerine mürre , 

Evet , haklısın , bir zamanlar bende sizin gibiydim. Sizin atanız olan şeytanın peşine takılmıştım , kafirliği şeçip , şeytanın önderliğinde kötülük peşinde koştum.

Bir gün ne oldu biliyomusun , iki cihanın güneşi , yaratılanların en güzeli , yüce allahın elçisi hz.muhammed sallahu aleyhivesellam ile efendimiz ile tanışma ve konuşma şerefine eriştim.

O kadar güzel konuştu ki , onun karşısında mest olup , yaptığım kötülükler için kendimden utantım.

O lanetlenmiş şeytanın oğlu mihrez varya , hepinizin karşısında el pençe durduğu kendinden aciz mihrez , o peygamber efendimizin karşısına bile çıkamadı ondan korkusundan .

Şimdi sana nusaybin cin kabilesin padişahı olarak seni uyarıyorum , ya burayı terkedersin , ya seni ve ordunu şu ortada yanan alevin içinde diri diri yakarım.

Bunun üzerine kafir reisi askerlerine saldırı emri verdi.

Bir anda heryer savaş alanına döndü.

Mürre elinde ki kılıcını öyle acımasızca sallıyordu ki , karşısında kimse duramıyordu.

Zülalle ben arada kalmıştık.

Daha sonra kafirlerden biri zülale saldırmak isterken , kendimi zülalin önüne attım.

Aldığım darbe ile yere yığıldım.

Burdan sonrasını hatırlamıyorum.

Gözümü açtığımda evde , yatağımdaydım.

Sabah olmuştu.

Heryer çok sessiz ve sakindi.

Sanki herşey rüyaymışta hiç birşey yaşanmamış gibi huzur vardı içimde.

Daha sonra aklıma zülal geldi.

Gördüğüm herşey rüyaymış gibiydi.

Sessizce yatağımdan kalktım.

Odamın kapısını açıp salona girdim.

Her zaman ki koltuğuma oturdum.

O anda mutfakta bir tıkırtı duydum.

Kim var orda diye seslendim ancak cevap gelmedi.

Yerimden kalkıp mutfağa doğru yürümeye başladım.

Mutfakta Gördüğüm manzara ile şok geçirdim.

Kahvaltı masası kurulmuş. Çay demlenmiş , zülal ise karşımda tüm güzelliği ile durup bana bakıp gülümsüyordu.

Şaşkınlıkla zülale bakıp , bu bir rüya olmalı dedim.

Zülal ise , evet hersey rüya gibi ama gördüğün hersey gercek dedi.

Nasıl yani dedim şaşkın ses tonuyla , yoksa biz evlendik mi.

Evet, evlendik , sen benim önüme atlayarak hayatımı kurtardın , benim efendimken , benim kahramanım oldun , benim eşim oldun dedi.

Ben şaşkınlıkla zülalin kurduğu masaya oturdum , oda yanıma gelip , ellerini omzuma koyup , herşey çok güzel olacak dedi.

Aradan tam 3 ay geçti.

Zülal bir gün acilen berzaha çağrıldı.

Aradan 1 gün geçti ancak geri dönmemişti.

Yardımcım olan amraya seslendim.

Amra geldi.

HÜDDAM'IN HAYATI - SEYYİD ALİ - Korku Hikayeleri - Paranormal - KorkuWhere stories live. Discover now