•III•

215 357 633
                                    

Hani herkes arkadaş
Hani oyunlar sürerken
Hani çerçeveler boş
Hani körkütük sarhoş gençliğimizden
Hani şarkılar bizi henüz bu kadar incitmezken
Eskidendi, çok eskiden
•Sezen Aksu•

🕸
2.GÜN

Arabayı mavi binanın hemen önüne park edip adımlarımı giriş kapısına doğru yönelttim. Merdivenleri çıktım ve doktorumun dairesinin ziline dokundum. 1,2,3,4,5,6,7,8. Kapıyı yine kızıl saçlı kadın açtı ve tebessüm ederek, "Merhaba Nefi bey." dedi.
Başımla onu selamlayıp adımlarımı beyaza bürünmüş koridordan, mavi renkli bekleme salonuna attım. Pencerenin önüne geçiyordum ki kızıl kadının sesini duydum.

"Buyrun lütfen. Doktor hanım sizi bekliyor. Burada beklemenize gerek yok." dedi ve yine kafamı sallayıp yolunu bildiğim odaya yöneldim. Kapısı açıktı ve doktor beni pencerenin önünde bekliyordu. İki kez öksürüp geldiğimi belli edince hemen bana döndü. "Hoşgeldin." deyip masasının arkasında bulunan kahve makinesine doğru ilerlerken, "Başın hâlâ ağrıyor mu?" diye sordu.

"Başımın ağrıdığını söylememiştim." dedim otururken.

Elinde bir kupa kahveyle karşıma oturup bardağı bana uzattı. "Tahmin etmek zor değil Nefi. Kahve iyi gelir. En azından bende işe yarıyor." deyip tebessüm etti.

"Teşekkür ederim." diyebildim. Başımı eğerek 7 saniye kadar elimdeki bardakla oyalandım.

"Başlamak ister misin?" diye sordu doktor ve kafamı kaldırıp ona baktım. Devam etti, sanki kaldığım yeri unuttuğumu düşünmüş gibi. "En son.."

"En son ne dediğimi hatırlıyorum." dedim. Unutmayacağım en derin yaramdı bu benim.
Ayağa kalkıp yavaşça penceredeki yerimi aldım ve kafamı doktora çevirdim.

"Bana ilaç yazabilir misiniz?" diye sordum.

"Ne için? Sakinleşmek mi istiyorsun?"

"Hayır. Sadece biraz olsun uyumak istiyorum. Saatlerce olmasada olur. Kabus görmeden bir kaç saat uyusam yeter."

Hüzünle çatıldı kaşları ve dudaklarını büzerek kafasını salladı. Aklından neler geçtiğini tahmin etmek hiç zor değildi.

"Kabuslarından bahsetmek ister misin?"

"Hayır istemem. Onları dile getirecek kadar cesur değilim." dedim dürüstçe. O ise kabuslarımın neyle ilgili olduğunu biliyor gibiydi.

"Onu özlediğini biliyorum. Anlatmak istediğin zamana kadar bekleyebiliriz. Peki ne yaptınız, Abay'ın bahsini ettiği yemeği yediniz mi Nefi?"

"Yedik."

Yeniden suretimi pencereye çevirdim. Koca binaları görüş alanımdan soyutlamak için gözlerimi bir kaç saniyeliğine kapatmam yeterli olmuştu.

•••Abay'ın anlattıklarından sonra hemen gidemedim yanına. Duyduklarımı sindirebilmek için zamana ihtiyaç duydum. Onun için de kahrettim biraz kendimi ve sanırım sorumluluk duygusunu fazlaca hissettiğim koskoca, bitmek bilmeyen dört gün geçirdim.

Abay'ın evinde toplanmaya karar vermiştik ve Azra'ya haber veren kişi ben olmalıydım.
Akşam üzeri cesaretimi toplayıp evden çıktım. Ağır adımlarla onun evinin önüne geldim ve basamakları yavaşça tırmandım. Kötü hissediyordum kendimi. Bu yüzden yavaş hareket ediyordum sanırım.

Kapıyı üç kez tıklattım. Terlemeye başlayan avuç içilerimi pantolonuma sürttüm ve derin bir soluk aldım.
Kaç saniye beklediğimi hatırlamıyorum fakat, galiba saniyeler yerine dakikalar geçmişti.
İkinci kez kapıyı çalmaya cesaret edememiştim.
Varlığımla onu rahatsız etmekten çekiniyordu bir yanım.
Arkamı dönüp ilk basamağı indiğimde kapı açıldı.
Anında yönümü kapıya çevirdim.

AZRA'NIN SAÇLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin