Kola Şişesi

4.3K 394 45
                                    

BxB'de 18'e çıkmışızz hehehee❤

 Gözlerimi açtığımda ilk fark ettiğim siyah komidinin üzerinde duran dijital saatin ekranındaki 09.47 rakamları olmuştu. Kendi kendime triplere girip, filmlerde başrol olan bir karaktermiş gibi gözlerimi devirip, ağzımı kocaman açarak esnedim ve tam karşımdaki duvarı boydan boya kaplayan camdan içeri sızıp, yere vuran güneş ışığının altında dans eden birkaç toz tanesine bakıp gün içinde yapmam gereken şeyleri düşünmeye başladım. Şimdi okul sıkıntım yoktu. Sonuçta linç yemiştim. Derslerden kaytarmak için bahanem hazırdı. Yemek sıkıntım da yoktu. Ev sahibim sağolsun (wink-wink) çok güzel besliyordu. Yani günüm boştu. Yapacak birşey olmadığından dolayı bana da gün boyu film izleyip, oyun oynayıp, kitap okumak başka çarem kalmıyordu. Yine sanki gizli bir kameranın hayatını filme aldığı bir dizi karakteri gibi kendi kendime gülümseyip, kollarımı esneterek yerimden kalkmaya yeltendim. Bu hareketim vücudumu saran kolların farkına varmamı sağlamışlardı. Her biri koca bir boğa yılanı kalınlığında olan ve tutuşları da işte tam o yılanınkini anımsatan kolları çözmeye çalışıp başarısızlığa uğrayınca başımı geri çevirdim.  Düşünmeden yaptığım bu hareket neredeyse William'ın yüzünün ortasına kafa atmamla sonuçlanacakken son anda kendimi durdurdum.

  Ya... Bu adam bana ne ara bu kadar yakınlaşmıştı harbi? Hatırladığım kadarıyla yatağın diğer ucundaydım. Ona da kendi ucunda kalmasını tembih etmiştim. Fakat şu anda yatağın ortasındaydım. O halde beni kendine çekmişti. Orospu! Jesus! Je-faking-sus! Hayatım pembe İspanyol dizilerinin baş rolünde oynayan kızlarınkine dönmüştü. Klişeler, sevimlilik, yakışıklı, kaslı ve yavşak bir zengin adam... tek eksik karpuz büyüklüğünde memeler ve amaçsız bir şekilde sağa sola koşan atlardı.

Bu durum beni her ne kadar rahatsız etmiş olsa da hiç bir şeyden habersiz, masum bir şekilde uyuyan adama ters bir bakış atmaktan öteye gitmemiştim. Burnumdan sertçe soluyup, onu uyandırmamak için yavaşça sırt üstü dönerek kendimi tekrar kollarından kurtarmaya çalıştım. Yok abi, adam Harry Potter'daki zehirli dokunaçlı sarmaşık gibi yapışmıştı vücuduma. Çabalarım meyvesiz kalınca bir umut bacaklarımdan destek almak için kımıldandım. Fakat bunu yaparken bacağımın sert bir şeye değmesiyle olduğum yerde donup kaldımıştım. Bu düşündüğüm şey olamazdı değil mi? Yüzüm yavaş yavaş ısınmaya başlamıştı. Kendi kendime adamın ereksiyonuna değdiğimi inkar ede ede kendimi yatakta aşağı kaydırarak kolundan kurtulmaya çalıştım. Tam serbest kalacağım sırada uykulu bir homurtuyla beni kendine geri çekmişti. Adam koala gibi yapışmıştı ve bırakmıyordu. Sert ve sıcak şey bu sefer tam karın boşluğuma yaslandığında artık iyice paniklemeye başlamıştım. Her bir hareketim o 'şey'i daha da fazla hissetmeme sebep oluyordu.

"Wi-william... William... uyansana ya!"

 William ikinci bir homurtudan sonra gözlerini açtı. Artık yüz ifadem nasıl bir şeydiyse adam beni görür görmez aniden oturur pozisyona geçip endişeli bir sesle sorunun ne olduğunu sormuştu. Tabi adama bacağım pipine değdi, ben de korktum panikledim diyememiştim. Onun yerine bir bahane uydurdum.

 "Şey, dersime yetişmeliyim."

 Bunu bir bahane olarak söylemiştim ama aslında doğruydu da. Saat onda başlayacak bir dersim vardı. Gitmeyi planlamıyor olsam da bu bir gerçekti.

 William uykulu gözlerini ovuşturup kollarını esnettikten sonra yorganı üzerinden atıp yataktan çıktı. Bu sırada gözüm paniklememe sebep olan şeye takılmıştı. Paniklemekte haklıymışım gerçi. Adam iç çamaşırının içine -abartmıyorum- sanki kola şişesi sokmuştu. Gerçi o boydan ne beklenirdi ki... Tanrı bilir bu daha tam büyümüş hali bile değildi. Bu adamla yatacak olan kişinin-

 William'ın burnundan çıkardığı bir sesle bakışlarımı baktığım yerden ayırıp, yüzünde sinsi bir gülümsemeyle beni izleyen yüze çıkardım. Gözlerimiz buluştuğunda adamın gülümsemesi sırıtmaya dönüşmüş, bir de üstüne sanki çok eğleniyormuş gibi gözünü kırpmıştı. Vücudumdaki tüm kan, Van Gogh 'utancın yüzü' diye bir tablo çizmiş olsaydı onun aynısı gibi görünecek olan suratıma akın ederken kafamı hemen başka bir tarafa çevirdim. Utancımdan yorganın altına saklanmamak için kendimi zor tutuyordum. 

 "Ben duş almaya gidiyorum." 

 İmalı imalı söylediği bu cümleden sonra kendi kendine gülerek ebevyn banyosuna doğru yol aldı. Kapıyı kapattığından emin olduğumda yorganı kafama kadar çekip rezilliğimin yasını tutmaya başladım. Biri beni öldürsün...!

 Bölüm biraz kısa oldu sorry. Akşama kadar ikinci bir bölüm yayımlamaya çalışacağım. Bu arada 1000 okunma olduk neredeyse. Şimdi kendimi banyoya kilitleyip mutluluktan ağlayayım bari biraz. XD

ALIAS (BXB) -TAMAMLANDI-Where stories live. Discover now