6. "Mısırlı Vahhabi"

13.1K 1.6K 1.7K
                                    

"Ulan bi çekilin be! " dedi Meryem kendince söylenerek. Elindeki koca valizi yüklenmiş dolaphaneye doğru geliyordu. "Bu nasıl bir geçit yarabbelalemin. Sanarsın tatile geldiler. " 

Elimle kalabalık arasından işaret verirken ona seslendim. "Meryem!  Burdayız. "

"Geliyorum, geliyorum. "

Meryem valizlerle dolu dar koridoru geçtikten sonra nihayet bizim yanımıza gelebilmişti. "Mallar nerede? "

"Şşş sakin ol." diyerek elimle dolabın içindeki poşeti gösterdim. "Hepsi burada."

"Ohh iyi. Girişte ne istediler? "

"Karam."

"Aga bee. Kaç tane aldılar? "

"Merak etme hallettik." diyerek göz kırptım. "Yerleştin mi sen? Erken gelmiştin hani? "

Meryem gülerek kafasını salladı. "Bu valiz Ahsen'in. Bu da Berra'nın. " hemen ardımdan göz kırptı. "Antrenman anlarsın ya? " dedi.

Meryem.. Aramızda hiç şüphesiz en güçlü olan kişiydi. Babasının karate salonu vardı ve küçüklükten beri bu dövüş sanatı ile uğraşıyordu.

"Hâlâ devam ediyor musun? " dedim.

"Tabii ki. Kadınlara haftasonu ders veriyorum." dedi.

"Bazen sana çok özeniyorum ya."

"Valla ben isterdim narin ve zarif olmayı ama...  kısmet değilmiş."

Meryem'in geçmiş yıllarına dair pek bir şey bilmiyorduk. Daha doğrusu anlatmak istemiyordu. Sadece üç seneye kadar açık biri olduğunu ve çok şeyler yaptığını söylüyordu. Bunlardan birisi ise çarşaflı ve peçeli olanlara karşı beslediği kindi.

Veee kınadığını yaşattıran bu hayat ona hem peçe taktırmış hem de bu yollara düşürmüştü.

Aslında hepimizin farklı hikayeleri vardı ama aramızda en gizemli olan kişi Meryem'di.

"Heyy millet hemen toplanın sınıfta bekliyoruz." dedi Hazal Rabia birden.

"Neden ne oldu? "

"Hadi çabuk, çabuk!"

'

Hazal Rabia'ın acil çağırması üzerine hepimiz sınıfımızda toplanmıştık ve  birbirimize sorgulayıcı bir şekilde bakıyorduk.

"Hazır mısnız? " dedi Hazal Rabia heyecanlı bir şekilde.

"Söyliyeceksen söyle hadi. Daha dolabımı bile yerleştirmedim." dedi Berra.

"Aynen."

"Tamam, tamam. Söylüyorum şimdi." diyerek tekrar durdu.

Bu kadar bekletmesi gerçekten sinir bozucu olmuştu. "Gidiyorum ben." diyerek ayağa kalktığım sırada geri oturdum.

"Mısır'dan talebe var! Çok yakışıklı diyorlar. Siz gördünüz mü ?"

Mısır'dan talebe.. Tabii ya. Buğra olmalı.

Ahsen ve Nilüfer mevzuyu bildikleri için direk bana ve Berra'ya dönmüşlerdi.

"Tabii öyledir. Yakışıklıdır." dedi Berra gülerek.

"Vayyy yoksa gördün mü? Tanıyor musun onu? " dedi Hazal Rabia.

Diğer kızlarda şok olmuştu.

"Artık Subay değil misin yoksa? " dedi Gülçehre.

Subay bekar kızlar için kullanılan bir terimdi. Ve Gülçehre bunu itina ile her cümlesine katıyordu.

Helal BroWhere stories live. Discover now