2.0

28.5K 1.4K 447
                                    

Yorum 👉👈

Kontrol etmedim, eksikler veya hatam varsa üzgünüm...

~

Korhan'dan:

Seri adımlar ile okul'un ilk arasına ilerlerken bir yandan da telefonda konuştuğum Oğuz'a laf yetiştirmeye çalışıyordum.

"Kanka, sence yumurta mı tavuktan çıkar yoksa tavuk mu yumurtadan çıkar?"

"Oğuz gerizekalı mısın?"

"Dün geceden beri bu soruyu düşünüyorum, yemin ederim gözüme uyku girmedi."

"Biraz daha düşünmeye devam et o halde, kapatıyorum şimdi."

"Dur dur! Cevap ver öyle kapat bari."

"Onu bunu bilmem de ben şimdi senin o büyük büyük büyük dedenden girip tüm sülalenden çıkacağım! Siktir git lan başımdan, hasta mıdır nedir ya."

"Teessüf ettim doğrusu, kalbimi kırdın şuanda Korhan."

Görüş açıma kaldırımda oturmuş dizlerine karnına çekip kollarınıda dizlerinin çevresine dolayan, başı yere eğik bir şekilde duran Görkem girince hızlı hızlı Oğuz'a sövüp telefonu kapatmıştım. Trip yiyeceğimi biliyordum ama şuan Görkem benim için daha önemliydi.

"Bebeğim?"

Telaşlı sesimi duyunca başını yerden kaldırarak kızarık gözlerini bana çevirdi. Okul çantamı çıkarıp yere koydum ve kollarının altından kaldırarak üzerine oturttum. Buz gibi betona oturmuştu.

Yanına çökerek yüzünü kavradığımda bana masum bir şekilde bakıp avuç içime iyice yasladı yanaklarını. Sağımı solumu kontrol edip kimsenin olmamasını fırsat bilerek büzüşen dudaklarına yumuşak ve uzun bir öpücük kondurdum.

"Ne oldu, anlatacak mısın?" Elimi sırtına atıp bedenine sarılacaktım ki acıyla inlemesi ve gözlerinin dolmasıyla dondum kaldım. Alt dudağı titremeye başlarken göz yaşlarıda akmaya başlamıştı.

Tereddütlü bir şekilde bir kaç saniye yüzüne baktım ve hızla okul gömleğinin düğmelerini açarak bedeninden sıyırdım. Ellerimin altında debelenip kaçmaya çalışıyor, bir yandan da kollarıma vurup bağırarak bırakmamı söylüyordu. Onu dinlemeyerek gömleği tamamen üzerinden çıkardım.

Hafif esmer tenine bakmamaya çalışarak arkasına geçtiğimde gördüğüm görüntüyle anında gözlerim şokla açılmış, ellerim titremeye başlamıştı. Ne yapacağımı bilemeyerek elimi sırtına götürdüğümde, hıçkırarak ağlamaya başlamıştı.

"Görkem..."

Ağzımın içinde ürkek bir şekilde mırıldandığımda elleriyle yüzünü kapattı. Omuzları sarsılıyordu.

Sırtının büyük bir kısmına krem sürülmüştü, yanık izleri oldukça belli oluyordu, kıpkırmızıydı ve gittikçe kabuk bağlıyordu. Bazı yerleri hafif kanlanmış ve çiziklerde vardı. "Na-nasıl oldu bu?" Sesim titrerken gözlerimden akan yaşlara aldırmadım. Canı yanıyordu, o ağladıkça bende ağlıyordum.

"Üzerime çaydanlığı attı, arkamı dönüne sırtıma geldi. İçi doluydu, be-bende anlamadım bir anda."

Ağlamalarının arasından konuştuğunda burnumu çekerek dikkatli bir şekilde gömleğini tekrar üzerine giydirdim. Önümüzden geçen bir kaç öğrencinin tuhaf bakışlarına aldırmadan yanaklarında ki yaşları silip öpücükler kondurdum. Alnınıda kokusunu içime çekerek öptüğümde acıyla buruşan yüzüyle bana bakıyordu.

"Hastaneye gidelim, bu böyle olmaz mikrop kapar. Seni bu halde nasıl okula gönderdiler?"

"A-abarttığımı söyledi ve zorla giydirdi kıyafetleri bana."

Biraz daha sesli ağlamaya başladığında dayanamayarak omzundan kendime çektim bedenini. Sıkı sıkıya sardım ve saçlarının tepesine bir sürü öpücük kondurdum. Rahatlatmak istercesine ensesinde ki saçlarla oynadım, şakaklarından mis kokusunu içime çekerek doyasıya öptüm. Onunla beraber bir saat boyunca o soğukta oturup ağlamaya devam ettim.

En sonunda biraz sakinleştiğinde oturduğum beton zeminde yavaşça ayaklanarak onuda ayağa kaldırdım. Yumuşak yanaklarında ki kurumuş yaşları baş parmağım ile silerek gözlerinin en içine baktım. Öylesine kırılgan, öylesine masum bakıyordu ki bana haberim olmadan gözlerimden yine yaşlar dökülmüştü. Her zaman böyle olmuştu bu. Görkem'in canı yanıyorsa, benim canım iki katı daha fazla yanardı.

Hiç bir şey söylemeden montumu çıkardım ve üzerine yavaşça geçirerek fermuarını sıkıca çektim. Yerde ki çantalarımızı alıp tek omzuma asarak, sol elimin parmaklarını bileğine sıkıca sardım ve avuç içlerinde ki tozu toprağı ellerimle silkeledim. Kirli zemine koymuştu hep minik ellerini.

Gözlerinin içine bakarak temizlediğim avuç içlerine sıra sıra öpücükler kondurdum ve şakağınıda son kez öperek omzuna sarıldım. Anında göğsüme yanaşmıştı. "Şimdi bize gidiyoruz ve güzel bir duş alıyoruz. Ardından ben sana güzelce pansuman yapıyorum sonrada sıkıca sarılarak uyuyoruz. Tamam mı güzelim?" Dudaklarını büzerek kafasını hızlı hızlı salladı ve kollarını belime sıkıca sararak saçlarını boynuma sürttü.

Acısını almak istercesine, yol boyunca saçlarından öpüp, kulağına sevgi sözcükleri fısıldadım. O da bana biraz daha sıkı sarıldı. Ne olursa olsun, aramızda ne geçerse geçsin o her daim bana, ben ise her daim ona sığınırdım. Birbirimize aittik ve biraz olsun nefes alabilmek için birbirimize ihtiyacımız vardı. O, bunun ne kadar farkında olmasada ben biliyordum. Onunda bunu en iyi şekilde öğrenmesini sağlayacaktım.

~

Banyo ve pansuman şeysi text mi olsun düz metin mi? Fanfinifon yapcaklar sanırım...

Ve ve ve diğer hikayemde de söyledim burda da söyleyim (her zaman ki gibi reklam yapıyorum) Çetin isimli bir kurgu yayınladım, bakın ehe.

Keyifli okumalar~

KORHAN (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin