десяат #ф

54 5 61
                                    

"pandora kutusu,

öğle arasında, çatı katında seni bekliyor olacağım.

- elpis"

☆♯

"umut tanrıçası demek, ha..." fyodor, saçları rüzgar tarafından okşanırken beyaz saçlı çocuğa dönüyor. "bana söylemek istediğin bir şey var mı, nikolai?"

nikolai ne yapacağını bilemez. üzerinden yıllar geçmiş gibi hissettiren, kutsal saydığı platonik aşkı, doğrudan onun gözlerinin içine bakıyor.

bacaklarının titrediğini hisseder.

yutkunuyor. ne yapmalı? aniden önüne diz çöküp evlenme teklifi etse fyodor kabul eder mi? mektupları kendisinin yazmadığını söyledip korkakça kaçmalı mı? veya neyden bahsettiğini anlamadığını mı söylemeli?

ikisi de biliyor ki, fyodor onun yalan söylediğini bir bakışta anlar.

nikolai, dengesini kaybetmemek adına demirlere tutunuyor. "sana söylemek isteidiğim bir şey..."  yutkunuyor ve güzeller güzeli umuduyla göz göze geliyor. "evet, var."

fyodor sabırla bakıyor ona. "nedir?" kafası hafifçe yana eğik, yüzünde her zamanki anlayışlı gülümseme var.

beyaz saçlı çocuk diz çöküp yalvarmak istiyor. karşısındakı adamın onu ne denli etkilediğini, onu ne kadar çok sevdiğini ağlayarak söylemek istiyor. "senin sayende, gerçek özgürlüğün ne olduğunu buldum."

kırmızlı gözleri merakla açılıyor karşısındakinin. lakin bir şey söylemiyor, sessizce ondan daha uzun boylu adamın cümlesini bitirmesini diliyor.

"özgürlük..." onu gördüğünden beri kaçıncı kez olduğunu bilmiyor ama yine yutkunur. alnında birikmeye başlayan ter damlalarından birkaçı, sessizce yanaklarına doğru kayıyor. "aşk."

derin bir nefes alıp cümlesini toparlamaya çalışıyor. "asıl özgürlüğün aşkla bağlantılı olduğunu anladım." gözlerini, kızıl gözlere dikiyor. "çünkü başka hiçbir güç beni bu denli delirtemez." titrek bacakları yavaşça kutsadığı adama doğru ilerliyor. "senin her dediğini yaparım, ne istersen olurum, tüm isteklerinin gerçekleşmesini sağlarım." durur. kendinden daha kısa olan bedene uyum sağlamak için hafifçe kafasını eğiyor. "görüyorsun ya, elpis, senin için benliğimden vazgeçerim!" gülümsemesi tüm yüzüne yayılır. "gerçek özgürlüğe giden yolun bu olduğunu düşünüyorum. insan denen aciz varlığın tüm duygularından arınması ve kendisini tamamıyla başka bir insana teslim etmesi..."

fyodor bir süre onu inceler. dışarıdan bakıldığında, duyduğu sözlerden hiç etkilenmemiş görünüyor. "ve?"

"ve aşkını öldürmek, hiçbir insanın ulaşamayacağı, özürlüğün nirvanası." derince bir mefes alır nikolai. "gerçek özgürlüğe kavuşmak için seni öldürmem gerekiyor."

küt saçlı çocuk kıkırdayarak ona bir adım daha yaklaşıyor. sanki karşısındakini kışkırtmak ister gibi, elini beyaz saçlının yanağına koyar. "beni öldürebileceğini düşünüyor musun, kolya? hm?"

gogol, yanağını oğlanın avuç içine bastırır. kalbi sevdiğinin dokunuşuyla ve takma adıyla hızla çarpıp göğüs kafesinden çıkmak istercesine onu dövüyor. hüzünle, şarap kızılı gözlere bakıyor. "bu sorunun cevabını zaten biliyorsun."

yanağında duran narin eli, kendi biçimsiz eli arasına alır. önce avuç içini öper, sonra kalbine bastırır. yüzünde, yenilgiyi kabul eden bir adamın mutlu gülümsemesi var. "ben, hiçbir evrende özgür olamayacağım fedya."

fyodor, avucunda hissettiği hızlı kalp atışlarını memnun bakışlarla dinliyor. cevap vermek gibi bir kaygısı yok. sonuçta, karşısında ondan cevap bekleyen de birisi yok.

sadece talepkâr bir aşık var.

"sana olan aşkımı kabul et," nikolai titrek sesiyle konuşuyor. "seni sevmeme izin ver."

fyodor ona bakıyor. karanlık saçları, rüzgarla birlikte hafifçe dalgalanırken birkaç tutamı gözlerinin önüne düşer bu yüzdan saçını kulağının arkasına sıkıştırır. uzun çocuk yutkunuyor. keşke, elinde bir fotoğraf makinası olsaydı da bu görüntüyü çekebilseydi. sabahtan akşama kadar, tekrar tekrar izlerdi.

"nikolai," diyor yavaşça. "benden tek istediğin bu mu?" masumca gözlerini kırpıştırır. "başka bir şey istemiyor musun?"

nikolai, hızlıca okyanus mavisi gözlerini kırpıştırıyor. "ne gibi?"

"bilmem," fedya'sı, bir eli hala kalbindeyken, diğer elini çocuğun ensesine götürüyor. "aklımı okumak ister misin?"

nikolai, kalbinin durduğunu hissediyor.

yüzünün tamamı pembenin en koyu tonuna bürünürken kulaklarından buharlar çıktığını düşünür. gözlerinin kenarı yaşlarla doluyor, çenesi titriyor, bacakları halsiz. bayılacakmış gibi görünüyor. kutsal saydığı vücudun ayaklarına kapanmak, duyduğu minnetle ağlamak istiyor.

yaşamak uğruna derin bir nefes alır. "beni öldüreceksin."

kızıl gözlü oğlan kıkırdar. dudaklarını, karşısındakilere bastırmadan önce şöyle söylüyor; "böylelikle özgürleşirsin, belki."

☆.𓋼𓍊 𓆏 𓍊𓋼𓍊.☆

okuduğunuz için teşekkür ederimm ♡ baska bi ficte görüsmek üzere!!!

pollodesplumado  askimmm umarim sevmissindir ve bi fyolai'ni beklerim!! ೀ⋆

fyolai ー la personnification de l'espoirWhere stories live. Discover now