Neylerse Güzel Eyler

11.1K 1.4K 695
                                    

İki akşam geçmişti...
Kahraman 'ı görmeden geçirdiği  iki koca akşam.

Alpay üçüncü günün öğle vaktinde artık hasrete dayanamayıp eriyen karlar arasında bilinçsizce arşınlamıştı ezbere bildiği yolu . Otomatiğe bağlamış bir robot gibi yürürken botları altındaki kar kütlesini eziyordu.

Güzel gözlüsü evde yoktu ama  ne demişlerdi? Leyla'nın sokağındaki köpeğin gözlerinden öper Mecnun...

Hoş,Kahraman'in sokağındaki köpeğin ta kendisiydi ya o,neyse.

Genişce bir saksının kenarına oturup bahçedeki çiçekler arasında oturdu.  Alpay soğuktan titrerken ,çenesi birbirine vuruyordu. Aradan geçen bir saatin ardından,bahce kapısının aralanmasıyla elindeki poşeti koluna doğru sıyıran Kahraman ,bir saksı köşesinde kendine yuva edinmiş yeşil gözlüsüne baktı.

"Alpay,paşam bu ne hal?" dedi ona ilerlerken.  Alpay aceleyle doğrulup Kahraman 'a yürüdüğünde uyuşuk bacakları sendelemesine ve yere düşmesine neden oldu.

"Lan deli soyka buz kesmişsin bu ne hal" diye kükredi Kahraman onu yerden kaldırıp omuzlarken. Alpay dolu dolu gözlerle "Neredesin üç gündür Kahraman,neden yoktun" diyerek burnunu çekti.

Çocukken,bazı günler Diyarbakır'da yaşayan teyzelerini ziyarete giderdi Kahraman, Alpay yine böyle yapardı. Evinin önüne gelip bir köşede oturur uslu uslu Kahraman'ı beklerdi.

"Canımı yoluna koyduğumun manyağı,geç içeri Allah için" diyip kapıyı itekledi Kahraman.

Yesil gözlüsü, onu bir ördek yavrusu gibi takip ederken sıcak eve giriş yaptılar. Kahraman mutfağa bıraktığı poşeti adeta tezgaha  savururken koşup aceleyle ocağı yaktı.

Alpay'ın saçlarının kokusunu içine çekerek öperken ellerini ocak ateşi üzerindeki ısıya tuttu.

"Kahraman neredeydin" dedi Alpay küçük bir çocuk gibi.

"Iki gozum, iş peşindeydim babanla nolacak nereye gideceğim?" dedi yüzünü öperken.

Alpay sulu gözlerini dikip kafa salladı. " Ben , ben özledim. Neden akşamları mekana gelmedin babamla" dedi.

Kahraman derin bir nefes çekti " Paşam ,yetiştirmem gereken sunumlar vardı ,seni çağıracaktım ama sıkmak istemedim ,ilgilenemezdim. " dediğinde muzipçe poşeti işaret etti gözleriyle.

" Bak köfte malzemeleri aldım bugün en sevdiğin yemekleri yapacaktım ama sen sürprizi bozdun" dediğinde yüzü aydınlanan  Alpay 'in burnunu sıktı .

" Sevindin mi lan  sidikli marsupilami,peki limonlu kek de yapacaktım desem?" dedi geniş bir gülümsemeyi ona sunarken.

Alpay bir küfür savurup "lan senin Allah'ına kurban olsunlar lan " dedi.

Kahraman'ın dolabından üzerlerine  eşofman çektikten sonra lavaboda ellerini yıkayan adama göz gezdirip sırıttı Alpay.

" Bu gece benle kalırsın yarın haftasonu, iş yok okul yok. Doyayım bi kokuna" diyip incilerini Alpay'a sundu.

Onu yemek yaparken izlemek bile büyüleyici de ki kendisi de yumurta  kırmayı bile beceremeyen biri olduğu halde Kahraman ona nasıl kek yapıldığını  gösteriyordu

" Önce yumurtaları çırp yavrum ve şekerle iyice bi tur daha çırp yağı ve sütü de ekle sıvı halde hepsini çırp , vanilin ve kabartma tozu da ekledikten sonra ununu kıvama gelene dek ekle. Rendelediğimiz limonları da atıp bi iki kez karıştırıp kalıba dök. " Gerizekalıya anlatırcasına tane tane hecelemişti Kahraman.

Kahraman parmağını kek harcına sokup tadını kontrol ederken Alpay derin bir iç cekti. Yemekler ocağın üzerinden çıkıp, kek dinlenmeye bırakılınca yan yana geçti ikisi.

Yalnızlık Çağı (bxb)Where stories live. Discover now