21

445 53 0
                                    

  Okan'dan

Öylece baktığım duvar ile arama giren Emir işaret parmağıyla beni dürtünce kendime geldim.
" Ya abi geldiğinden beri böylesin! Kendine gel artık! Of ne aşkmış arkadaş, bu nedir ya?!"
Demiş sonra da gitmişti. Öyle kolay mı Zekiye bana evet dedi. Bana bir şans verdi. Şehri toplamama müsade etti. Aklım almıyor. Yaşadıklarımızı aklımda çevirip çevirip duruyorum. Ama olmuyor korkuyorum.
Ben bundan bir yıl önce her şey tamam dediğimde ondan öyle uzağa düştüm ki sanki bütün nefesim çekildi. Kaldım öylece. Hani insanı ayakta tutan iskeletidir ya. O da peş para etmiyormuş, insanın sevdiği ondan uzak olunca. Çöktüm. Dedem ensemden tutup kendime getirdi. Eğer o tutmasaydı ben o ızdırapla... Çok yaşamazdım herhalde.

O gün. O bana gözlerini çevirdiği gün. Allah'ım. Gözyaşlarını görünce o an orada ölseydim dedim. Bir gönül kırmanın yükü ne ağırmış Ya rabbim. Kalkamadım altından... Ne uzanıp göz yaşını silebildim ne de destek olabildim. Ama sonra birden başını kaldırdı. O an...Elhamdulillah sanki ciğerlerime bahar geldi. Kendime geldim ama gözlerindeki o yabancı bakışlar. Sanki hiç tanımadığı bilmediği birine bakar gibi... Düz bir sesle konuşması. Sonra birden 'bahtın açık olsun' deyip gitmesi. Galiba ben daha fazla ölemezdim. Ta ki Çiğdem ben kapıdan çıkmadan Furkan'a olanı söyleyene kadar. O gün hayatımda ilk defa şükür secdesi etmiştim. İmam boşa dememişti 'istediğini Allah'tan iste' diye.

Ben kendi kendime düşünürken aklım yine o her şeyin tamam olduğu ana takıldı. Ya vardım derken berisine düşersem?

Öylece kendimi yiyip bitiriyordum ki annem gülümseyerek yanıma gelip oturdu. Bir elini dizime koyup,
" Benim aşık oğlum. Güzel evladım neden böyle davranıyorsun? Kaç gündür namaz dışında ayağa kalktığın yok."
" Anne ben bir zamanlar ona en yakın olduğum an onu kaybetmiştim. Ya yine kaybedersem?"
Deyip içimi yiyip bitiren düşünceyi salıverdim. Annem eliyle saçlarımı tararken,
" Güzel düşün evladım. Allah'ın izniyle olmayacak öyle bir şey, inşallah. Bunları düşünmeden önce kalkıp duş alıp traş olsan iyi olur, akşama kızı istemeye gideceğiz."
" Duş mu? Traş mı? İsteme...! Anne ben ne giyeceğim?"
" Merak etme. Annen her şeyi ayarladı. Sen kalk ve dediklerimi yap hadi."
Hızla onu onaylayıp kalktım. Banyodan kovayı kaptığım gibi çeşmeye koştum. Hızlı hızlı yürüyüp gidiyordum ki çeşmenin yanında Eşref'i gördüm. Ve... daha önce görmediğim birini... Eşref arkası dönük olduğu için görmüyordu ama karşısındaki kişi ondan ısrarla bir şey istiyordu. Onlara doğru giderken birkaç adım kala 'para' kelimesini duymamla anlamıştım, zaten sonra;
" Paramı vermem! Çalıştım ben! Çalıştım!"
Deyip sıkı sıkıya ceplerini kavrayan Eşref ile yanına geçtim. Adama,
" Hayırdır ne diye üstüne gidiyorsun Eşref'in?!"
" Sana ne?! Dünkü bebe çekil şuradan!"
Deyip beni eliyle itince yana doğru savruldum. Eşref telaşla bana bakarken yerinde hareketlenip başına vurmaya başladı.
" Eyvah! Eyvah! Eyvahhh!"
" ver şu parayı! Nerede lan bu!"

   Eşref üstünü ararken cebinden çıkardığı parayı gördüğüm gibi elimdeki kovayı kafasına geçirdim. Adam başına inen kovayla hızla bana dönüp yakama yapıştı.
" Kimsin ulan sen! Kim!"
" Eyvah! Eyvah! Eyvah! Çavuş'um! Eyvah! Çavuşum!"
" Ecelin!"
Dedim ve kafamı geçirdim burnuna. Acıyla geriye savrulup sinirle elini cebine attı. Çıkardığı çakıyı açıp bana doğrultup,
" Bakalım kim kimin eceli!"
Deyip bıçağı savurmasıyla kendimi geri çeksemde koluma derin bir kesik atmıştı. Ben koluma bakarken tam üstüme gelecekti ki birden Eşref adamı ensesinden yakaladığı gibi kaldırıp gerisin geri yere yapıştırdı. Diziyle boğazına basıp bıçağı aldı. Ben öylece ona bakarken birden adamın boğazına sarılınca hızla atıldım.
" Eşref tamam! Tamam bırak öldüreceksin adamı! Bırak!"
" Öldürdü! O öldürdü! O yaptı!"
" Bırak diyorum! Bırak!"
Diyordum ama o beni duymuyordu. Adam nefessiz kalırken birden gür bir komut sesi yükseldi.
" Asker!"
Eşref anında durup kalktı. Bir asker gibi selam  verdi. Dimdik durdu.
" Eşref Çelebi, Bursa! Emir ve komutlarınıza hazırdır efendim!"
Öylece ileri bakarken birden adam yalpalayarak kalkıp koşmaya başladı. Ayağa kalkıp Eşref'in dikkatle baktığı kişiye, dedeme baktım. Dedem sağlam adımlarla bize doğru gelirken, babam aksine hızla bana doğru koştu. Kolumu tutup,
" Yaralanmışsın be evladım."
" Tamam baba. İki sargı yaparız geçer."
Dedim. Eşref hala aynı şekilde bekliyordu. Dedem tam karşısına geçip,
" Rahat. Bir daha bu şekilde görmeyeceğim seni."
Demesiyle Eşref, eski Eşref olmuştu. Dedem yanıma gelip koluma baktı sonra,
" Sarmakla olmaz, dikiş gerek. Merkeze gidelim."
Demesiyle kendimi iki taraftan tutulup sürüklenirken bulmuştum. Onlar beni sürüklerken Eşref ise başka yöne hızlı adımlarla gitmişti.

ZekiyeWhere stories live. Discover now