1.bölüm

29.8K 953 147
                                    

bölüm şarkısı=> Sezen Aksu- Begonvil

Başlama tarihiniz.

Instagram => japongibii

°
Bazı anlar duygularımızı kontrol edemezdik.
Biz insanlar her zaman bir şeylere mecburduk tıpkı şuan duygularımı saklamaya mecbur olduğum gibi.
Kendimi toparlamak adına aldığım derin nefes pençelerini ruhuma geçirmiş büyük darbeler veriyordu.

"Üzgünüm, seni buna mecbur bırakmak istemezdim."

Bir süre boğazımda ki düğümün çözülmesini bekledim.
İçimdeki güçlü Elyasa'yı gün yüzüne çıkarma vakti olmalıydı.

"Ben buna mecbur değilim baba." Sana yalan söylemek istemezdim...
"Lütfen böyle şeyler konuşma olur mu?"

Son kez vücudunu su ile duruladıktan sonra askıdan aldığım bornozu duş kabininin içerisine doğru uzattım.
Elimden alacağı sırada bornozun üst kısımlarından tutarak "Giyinmene yardımcı olayım." diye mırıldandım.

İtiraz etmeden giyindirdiğim bornozu ile odasına doğru yol aldı.
Hemen arkasından gittiğimi hissetmiş olmalı ki "En azından kendim giyinebilecek kadar sağlığa sahibim." diyerek girdiği odanın kapısını kapattı.
Kapanmış kapı ile karşı karşıya kaldığımda omuzlarımda ki yükün ağırlığını görüyordum.
Ara sıra böyle sağlıklı konuşuyor olması kalbimi dağlıyordu.

"Biraz sonra sana anneni anlatmamı ister misin?" kapının önünde olduğumu biliyordu. Görmediğini bile bile kafamı salladım. "İsterim." bedenim ve ruhuma göre sesim oldukça güçlü çıkmıştı.

"O halde içeri git ve bekle çocuk."

Çıplak ayaklarımın ahşap parkede çıkardığı minik sesler eşliğinde salondaki koltuğa vardım.
Çok geçmeden onun geldiğini hissederek gözlerimi halının düz gri renginden ayırdım.
Sanki ilk kez anlatıyormuş gibi çocuksu bir heyecanla üzerini düzelttikten sonra ayaklarının yay gibi olmasından dolayı sallanan tekli koltuğuna oturdu.

"Eveeet," dedi avuçlarını eşofman altına sürterek.
"Yıllar yıllar önce oduncu köyünde çok güzel bir hanım efendi yaşarmış." annemle olan hikayelerini her seferinde bir masal misali anlatırdı. "Bu hanım efendi tıpkı ismi gibi ay yüzlüymüş. Parıl parıl parlayan sapsarı saçları varmış, boncuk boncuk mavi gözleri varmış." okyanus mavisi gözlerine keder bulaşınca hırçın dalgalar eşliğinde rengi koyulaşmış gibiydi. "Bir gün bu köye bir beyefendi gelmiş. İş için geldiği bu köyde hanım efendiyi ilk kez çiçek bahçesinde görmüş. Ve gördüğü ilk yerde aşık olmuş."
Göz pınarlarından süzülen bir damla yaş boğazımı dağlayarak kalbime yol çizdi.

Oturduğum yerden kalkarak babamın önünde diz çöktüm ve sağ elimi kaldırarak gözünden akan yaşı sildim.
Kırışmaya yüz tutan yanağını avucumun içerisine bastırarak okyanus mavisi irislerini gözlerime kenetledi.

"Aklımın başımda olduğu nadir anlardan birisi..."
Hayır, hayır baba lütfen sözlerini bir hançer misali yüreğime saplama.
"Şunu bilmeni istiyorum ki, seni seviyorum. Ve böyle olmasını istemezdim."

Bir süre bekledim. Ağlamayacağımdan emin olduktan sonra konuşabilmiştim.
"İyi ki benim babamsın. Ve ben senin yanında olmaktan gayet memnunum."

Buğulu gözleri burukça gülümsedi bu kez.
"Yapma Elyasa." diyerek kafasını iki yana salladı. "Kimse alzheimer hastası bir babası olsun istemez."

BAYKUŞ (bölümleri kaldırılmamıştır.)Where stories live. Discover now