24.bölüm

9.8K 484 14
                                    

bölüm şarkısı =>
Melek Mosso - Vursalar Ölemem

bir önceki bölümün part ikisi gibi düşünebilirsiniz.
keyifli okumalar ♥

°
Hayat ikiye ayrılıyordu, bir tarafta kazananlar diğer tarafta kaybedenler.
Ben her zaman kaybedenler tarafındaydım.
Her seferinde her şeyimi kaybediyor ve artık kaybedecek bir şeyim kalmadı dediğim an hayatıma biri giriyordu.
Bu kez onu kaybetme korkusu sarıyordu içimi.
Tıpkı şuan olduğu gibi.
Tan'ın sırtını izleyen gözlerim bakıyor ama görmüyordu.
Kalp atışlarım kulaklarımı zorluyordu ama ağzımı açıp dışa vuramıyordum.

"Aç kapıyı, bu kez öldüreceğim seni!"

Yalnız değildim, yalnız olmayı diledim ama yalnız değildim.
Şuan yanında olduğum bu insanları kaybetmek istemiyordum.

"Tan." dedim sıkıntıyla. Dış kapının önüne vardığımızda Furkan ve Acar burada, Tan'dan bir işaret bekliyor gibiydiler.

"Dayın olduğunu biliyorum." Bana doğru döndü ve yüz yüze gelmemizi sağladı. "Sana söz veriyorum, zarar görmeyeceksin." Kafamı olumlu anlamda sallarken gözlerimin dolduğunu hissediyordum.
Dayım şuan karşı kapıyı vuruyor ve benim o evde olduğumu sanıyordu.

"Evde olduğunu biliyorum, aç ulan kapıyı aç!" Sesi o kadar korkutucuydu ki tüm apartmanı inletiyordu.
Büyük bir gürültü koptuğunda Furkan gözlerini kapı deliğinden çekerek bize baktı.

"Kapıyı kırdı."

Bu Tan için son nokta gibiydi. Aniden öne atılarak kapıyı açtığında Dayım evime girmek üzereydi.
Eğer şuan evimde olsaydım başıma ne gelecekti kim bilir?
Yüz binlerce kadın gibi bende bu gece haberlere konuk mu olacaktım?
Ya da üçüncü sayfa haberi olurdum.
Tan'ın iki yanında Furkan ve Acar, onların arkasında da ben duruyordum.

Dayım açılan kapı ile bize doğru döndüğünde Tan atılarak yakalarından tuttu ve duvara çarptı. "Senin gelmişini geçmişini sikerim it!" Dayım neye uğradığını şaşırmıştı, ki bu durumda yalnız değildi.

Olduğum yerde transa girmiş gibi sadece karşımda Dayımı yumruklayan Tan'ı izliyordum.
Acar ve Furkan ayırmak üzere bir girişim de bulunmuyordu.

"Gücün ona mı yetiyor?" Yakasından tutarak sarstı. "Söylesene lan! Gücün Elyasa'ya mı yetiyor?!" Öyle bir bağırmıştı ki apartmanın içinde ki trabzanların sallandığını hissetmiştim.

"B-bırak." Dayım zorlukla konuşuyordu.
Dudağından ve kaşından akan kan yüzünü kaplıyordu ve bu mide bulandırıcıydı.

"Ulan." Tan sıkı sıkıya tuttuğu yakalarını bıraktığında Dayım yere yığıldı. "Dua et Elyasa burada. Yoksa kafanı dağıtırdım."
Bize döndüğünde gözlerinden adeta ateş fışkırdığını gördüm.
Furkan ve Acar'a bakarak kafasıyla işaret verdiğinde dayıma yöneldiler.
Tan ise bana doğru gelerek kolumdan tuttu ve eve girmemi sağladı. Arkamızdan kapattığı çelik kapının sesini duydum fakat dönüp bakamadım.

Hala transta gibiydim, yalnızca eğer evimde olsaydım başıma ne gelir diye düşünüyordum.
Korkunçtu, çok korkunçtu.

Tan kolumdan tutarak salona getirdiğinde koltuğa oturmamı sağladı ve yanıma oturdu.

"İyi misin?" Yutkunarak kızarmış ve hafifçe kan bulaşmış ellerine baktım. "Asıl sen iyi misin?" diye sorduğum da o da benim gibi ellerine baktı.
Fakat onun umurunda değil gibiydi.

"Ben iyiyim." Gözleri tekrar gözlerime dokundu. "Sana kötü hissettiren ne varsa ortadan kaldıracağım." Cümlesinin ağırlığını yüklenen kalbim ezildi ve yok olmaya yüz tuttu.
Titrek bir nefes çekerek "Ona ne olacak?" diye sordum.
Tan'ın ona iyi şeyler yapmayacağını biliyordum ama tam olarak ne yapacağını da bilmek istiyordum.

"O bir daha senin ekseninde dönemeyecek."

Sessizlik en büyük sığınağımdı, yine yeniden ona sığındığımda Tan beni çekip aldı sessizliğin kollarından. Sorusu kulaklarıma ulaştığında ise bu ses hariç tüm seslere sağır olmayı diledim.

"Benimle uyur musun?"

°

sizi seviyorum 🐮

desteklerinizi esirgemeyin :)

BAYKUŞ (bölümleri kaldırılmamıştır.)Where stories live. Discover now