24| DÖNGÜ

8.7K 753 662
                                    

Dostlarım, kardeşlerim !

Yeni bir bölümle karşınızdayım. Hadi doluşuuuun 🤗

Ha bu arada sevgili okuyucu kankalarım , bölüme 550+ yorum sınırı koyuyorum . Öyle "yb , sınırsız emoji katkılarını" kabul etmiyorum. Haberiniz olsun :)

Yorumlarınızla kafamı dağıtmaya ihtiyacım var.

Bol bol yorum atın. Eee yıldıza dokunmayı da unutmayın :)

Yazan ,
depresifmutsuzvebitikyazarınız

😔


Mutfak soğuktu.

Gökalp'in sağ elimdeki kupasını tezgaha koyup sırtımı çevirdim. İki elimle kupayı kavradım. Çayımdan koca bir yudum alırken Piraye'nin ağlamaya yakın sesi kulaklarımı yokladı.

"Bu kadar mıydı ?" dedi. " Yaşadıklarımıza verdiğin değer bu muydu ?"

Çay tüm sıcaklığıyla yemek borumu yoklayıp mideme indi. İçim sıcacık oldu. Buna ellerimi de eklersek mutfağın soğuğunu kısmen de olsa tolere etmiştim.

"Tamam anlıyorum. Artık... Artık ayrı yollarda yürüyoruz. Senin hayatında başka bir kadın var. Benim hayatımda başka bir adam vardı."

Hayatındaki kadın ben oluyordum. Hayatındaki adamı ise Gökalp öldürmüştü. Hayatlara bak be !

" Fakat ben ne sen hayatımdayken ne de değilken bu yaptığını yapmadım. Yaşadıklarımıza ihanet etmedim. Geçmişimizi parçalara ayırıp bir köşeye fırlatmadım."

Gökalp ve ihanet kelimesi yan yana getiremeyeceğim kadar uzak iki kavramdı. Fakat Piraye'nin sesi ciddi geliyordu. Gerçek olacak kadar ciddiydi. Peki bu gerçek bir ihanet değilse ?

"Bitti mi ?" dedi Gökalp. Sesi soğuktu.

"Bitmedi." dedi Piraye kırgınlığını buram buram hissettirdiği sesiyle. "Bunun hesabını vermeden hiçbir şeyi bitirmeyeceğim !"

Geçmiş, demişti. Geçmişe ihanet ettiği şey metalaştırdıkları bir şey olmalıydı. Kar küresi... Olabilir mi ? Hadi canım !

"Sana hesap vermeyeceğim, Piraye. Şahsıma ait olan bir eşyaya nasıl davranacağım, beni ilgilendirir. "

"Bunun yalnızca bir eşya olmadığını ikimizde biliyoruz. Bu bizim çocukluğumuzdu, Gökalp. Sen bizim çocukluğumuzu kırıp attın."

Kapı önündeki kavga gittikçe kızışırken çayımdan koca bir yudum daha aldım. İşte şimdi kesinlikle emindim. Arada dönen o eşya kar küresiydi. Peki kar küresi Piraye'nin eline nasıl geçmişti ? Gökalp kapısının önüne falan mı bıraktı ? Ay bu salak , görmeyeceğim bir yere sakladım derken bunu mu kastediyordu ? Hayır ! Hayır ! Kadının kapıya dayanacağını bile bile bu hamleyi yapmazdı.

"Zaten kırılmış olan bir şeyi tekrar kıramazsın. Biz çoktan kırıldık, Piraye. Parçalara ayrıldık. Bu... Bu yalnızca aramızdaki durumu tescilledi."

"Bu kadar mı yani ? Böyle kestirip atacak mısın ?"

Yapar mıydı ? Piraye'nin pasif karakterli olduğunu hesaba katarsa yapardı. Hatta cesur davranıp kapısına geldiğini gördüğündeki şaşkınlığı da bu yüzdendi.

"Kestirip atmıyorum; önüme bakıyorum. Bir zamanlar senin yaptığın gibi..."

Başka bir ihtimal daha var. Anıları anılarının olduğu yerde terk etme. Belki de kar küresini beraber zaman harcadıkları, anılar biriktirdikleri yerde bıraktı. Piraye'de orada buldu. Celallendi, buraya geldi. İkinci seçenek Gökalp'in davranışına, karakter yapısına daha yakın.

GÖĞÜN KALP ATIŞLARI Where stories live. Discover now