a little death

494 57 13
                                    


Küçük bir ölüm gibiydi senin olmayacağını bilerek onun hala düşlemeye devam etmek. O başkasının kollarındayken oturup onun için şarkılar yazmak ve de.

Geceler sadece iki saat ve ya zorlasan haplar yardımı ile aldığım üç saatlik uykuda bile onu görmek bunaltıcıydı. Çünkü zihnim onu hayal etmekten vazgeçmiyordu. Çok açık bir şekilde redd edilmeme rağmen hala onun hayallerini kuruyor, göğüsüme gözlerinin dövmesini yaptırıyor ve de hakkında şarkılar yazıyordum.

Ne tür bir çıkmaza sürüklendiğimi bilmiyordu ama günden güne daha çok incindiğimi biliyordum.

Dudaklarım arasındakı sigara ile şarkı sözlerini yazdığım kağıtları incelerken hepsinin bir çöp olduğunu düşünüyordum. Ellerimle buruşturup yere fırlatmaya başlamıştım kağıtları.

Kafamın içerisi bile o kadar dağınıktıkı yazdıklarımı bir kalıp şekline getiremiyordum bile, tüm kelimeler dağınık ve yarım kalıyordu

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Kafamın içerisi bile o kadar dağınıktıkı yazdıklarımı bir kalıp şekline getiremiyordum bile, tüm kelimeler dağınık ve yarım kalıyordu.

Duyduğum zil sesi ile derin bir nefes alarak ayağımın altındakı kağıtı ittim ve kapıya doğru yürümeye başladım. Kapı önüne geldiğimde kulpu kavrayıp açmamla Julia dudakları üzerindeki ışıltılı gülümseme ile beni karşılamıştı.

"Merhaba, sevgilim." Dudaklarım üzerine küçük bir öpücük kondurup içeri geçtiğinde arkasından kapıyı kapayıp sıkkın nefesimi dışarı verdim. Salona geçmesini izlerken ben adımlarımı mutfağa yönlendirdim. Kahve makinasının tuşuna basıp kupamı alarak beklemeye başladım.

"Nasılsın, Parise gitmiştim Chanel daveti için ardından moda şovu görüşemedik, seni özledim." Julia mutfağa girerek konuşurken ardından yanıma gelip kollarını bana sarmıştı. Bedenini bedenim üzerine yasladığında elimi kaldırıp sırtını hafifçe sıvazladım.

"İyiyim, eskisi gibi."

Yorgun ve boğuk sesim çıktığında kahve makinasından gelen sesle onu kendimden uzaklaştırıp kupanı altına yerleştirerek dolmasını izledim. Ardından elime aldığımda beni izleyen Julia'ya bakarak konuştum.

"Ben piyano odasında olacağım, şarkı yazıyorum. Rahatsız etmezsen sevinirim."

Adım atacağım sırada kulağıma dolan sesi beni durdurdu. "Ama ben de sana birlikte vakit geçirelim diye geldim." Dudakları büzüldüğünde boş gözlerim yüzüne birkaç saniye bakmıştı.

"Söylediğim gibi şarkı üzerinde çalışıyorum. Sen uyursun, ben geç gelirim uyumaya." Ardından ona bakmadan mutfaktan çıkarak yeniden piyano odasına girdim. Kahvemi sehpa üzerine bırakıp koltuğa oturarak birkaç yudum aldım.

Eğilip sehpadakı telefonumu alarak mesajları boş verip instagram hesabıma girdim. Madison'a arkadaşlık teklifi onu bara çağırdığım gece atmıştım ve o da iki gün önce kabul etmişti. Fotoğrafları bana görünür hale geldiğinden beri düzenli olarak gün içinde onlara girip bakıyordum.

Yeni bir fotoğraf paylaştığını gördüğümde yanındakı sarışın sayılacak çocuğa bakarak büyümesi için parmağımla üzerine dokundum. Birlikte yemek yaparlarken sevgilisi ile resmiydi, burnunun ucunda domates sosu olduğunu düşündüğüm bir kızarıklık vardı.

İçimden onun ne kadar tatlı oldığunu bir daha geçirdim. Çok şey verebilirdim o çocuk yerine bu anları onunla beraber yaşamak için.

Hatta ikimizi mutfakta yemek yaparken hayal bile etmiştim ve bu dudaklarım minik bir gülümseme oluşturmuştu. Ona harika soslu tavuk yapardım fırında, o da tatlıyı yapardı ve sonra birlikte büyük masamda yan yana oturarak onun tatlı sohbeti eşliğinde yerdik.

Derin bir iç çekerek telefonu kapayıp yan tarafa bıraktım ve yeni bir kağıt ile siyah kalemimi aldım elime.

Ardından şarkı sözleri mürekkepe dönüşerek beyaz sayfalara akmıştı.

Bu bir ders olabilir mi?
hiç öğrenemediğim
Buna bir lütuf gibi baktım
Ama şimdi bu sadece bir bela
Nedenini bilmiyorum
Nedenini bilmiyorum
Sen, o sensin

🍃

Hikayenin bu kadar az yorum ve beğeni alması beni üzüyor.

calamity | malikWhere stories live. Discover now