f'inal

88 12 26
                                    

"Günaydın," diye mırıldandı Jennie gerinirken. Koltukta uyuduğundan boynu tutulmuştu. "Uyandın mı?" Genç adam uykusuzluktan şişmiş göz altlarına rağmen güzelce gülümsediğinde içi ısınmıştı. "Ve sen de uyumadın."

"Uyursam ilhamım kaçar diye..." Masadaki sürahiden bir bardak su alıp ona uzatırken cevapladı. "Biraz açıl da kahvaltı yapalım."

"Ben ne zaman dinleyeceğim?"

"Tamamlanınca." Aldığı cevapla omuzlarını düşürdü. Meraktan çatlamak üzereydi. Mino bir haftadır ne düzgün yemek yemiş, ne de düzgün uyumuştu. Onu bu kadar dünyadan soyutlayan şey oldukça özel olmalıydı. "Of, hiç de ödün vermiyorsun."

"Artık yarım kalmış hiçbir şeyi yanına yaklaştırmayacağım, Jen." Sevdiği kadının saçlarını okşarken konuştu. Onun saçlarına değdiği için ellerini kıskanıyordu. Dokunmaya kıyamıyordu çoğu zaman ama sıcaklığını hissetmeye ihtiyacı oluyordu. Kararlı bir insandı Mino. Ama söz konusu Jennie olduğunda hep arada kalıyordu. Ne yaparsa yapsın içindeki endişeli tarafı susturamıyordu.

"Bu kadar hoş olmak zorunda mısın? İnatlaşamıyorum bile..."

"Hoş değilim, Jen." Gözlerini devirdi. "Sadece biraz aşık oldum."

"Biraz," dedi ve sevgilisinin dizlerine oturdu Jennie. "Öyle mi?" Gülmemek için yanağının içini ısırmıştı. Mino'yla uğraşmayı seviyordu, kimseye göstermediği telaşlı halini görmek paha biçilemezdi. "Bence beni zorlamak istemezsin."

"Yoo, isterim." Tek kaşını kaldırdığında gözü korkmuştu genç kadının. "İstemezmişim." Mino'nun kahkahası kulaklarına dolduğunda ona katılmıştı. Umarım hiç bitmez, dedi içinden. Mutlu olmaya, sevdiği kişiyle mutlu olmaya ihtiyacı vardı.

"Ya! N'apmaya geldik buraya?"

"Bir saattir aralıksız sızlanıyorsun, Jen." Mino kıkırtılarının arasında cevaplamıştı sevgilisini. Bir sürpriz yapayım demişti de burnundan gelmişti! "Sen de gizli saklı iş yapma o zaman."

"Bugün seninle tartışmayacağım, güzelim." Bağlı gözlerine rağmen göz devirmişti genç kadın. Gözleri bağlı araba yolculuğu yapmıştı, üstelik bir saattir tek bir şey bile öğrenememişti. Sinirleri bozulmuştu haliyle. "Otur bakalım." Mino'nun da yardımıyla yavaşça oturdu. Gözlerinin bağı nihayet çözüldüğünde birkaç saniye şaşkınlıkla etrafı inceledi. "Burası çok güzel..."

"Daha hiçbir şey görmedin." Gururla dilini şaklattı genç adam. Tüm bunlar için çok uğraşmıştı. İki gündür doğru dürüst uyumuyordu. Tüm içtenliğiyle Jennie'nin sürprizini sevmesini umdu, ancak o zaman değerdi çünkü. Cebinden kumandayı çıkarıp başlat düğmesine basarken yüzünde koca bir tebessüm vardı.

Sevgilisi ise hayatında hiç olmadığı kadar heyecanlıydı. Soğukkanlı olmasıyla bilinirdi Jennie, o yüzden kendine şaşırıyordu. Son zamanlarda oldukça değişmişti. Tapılası gülümsemesiyle Mino ekranda göründüğünde gözlerini kırpıştırarak odaklandı. Tek bir saniyesini bile kaçırmak istemiyordu.

"Selam," demişti ne yapacağını bilemeyerek. Jennie'nin aksine kameralarla arası pek iyi değildi. Onun deyimiyle 'Kendi kabuğunda takılıyordu.' Birkaç saniye boyunca dili dolanmış, sadece kıkırdayabilmişti. O halini izlediği için utançla dolmuştu. Yüzünü ellerinin arasına sakladığında sevgilisinin gülüşünü duydu. "Çok tatlısın."

"İnan bana, çekerken hiç tatlı görünmüyordum."

"Şarkımı merak ettiğin için başımın etini yiyorsun... Ama bitmeden dinleyemezsin çünkü sana bunu hazırladım.

Bunu yüz yüzeyken duymayı daha çok isterdin, biliyorum. Ama yüzündeki ifadeyi izlemek istiyorum o yüzden videoyla idare etmelisin!"

Kendi kendine kıkırdadıktan sonra yüz ifadesi ciddileşmiş, boğazını temizlemişti.

"Seni seviyorum, Jennie. Müziğimi sevdiğimden bile daha çok seviyorum." Jennie dolan gözlerini ovuşturdu. En güzel yerde ağlayamazdı. "Geç kaldığımı biliyorum, özür dilerim. Ne yapacağımı bilemez haldeydim. Israrla yanımda kalmasan benden bir halt olacağı yoktu..." Kendi kendine gülüp devam etmişti Mino. "Teşekkür ederim, sevgilim. Yanımda kaldığın için, bu aptalı hislerini kabullenmeye zorladığın için, benimle beraber korktuğun için... Benim gibi birini sevecek kadar cesur olduğun için teşekkür ederim."

Genç kadının gülümsemesi giderek büyüyordu. Mino'nun elini kavramıştı. Sıcaklığını, içini nasıl da ısıttığını hissetsin istemişti.

Dünyada onu seven tonla insan vardı. Yaptığı işi, olduğu kişiyi takdir eden milyonlar... Yine de değerli hissedemiyordu bir türlü. Tek bir kişi yüzündendi. Bunun asla düzelmeyeceğini kabullenmişti çoktan, ümidi yoktu. Kendi adına o defteri kapatmıştı. Böyle yaşamaya alıştığını zannederken tuttuğu el yetişmişti yardımda.

Onun yanındayken dünyanın en önemli insanı gibi hissediyordu. Bir kıymeti varmış gibi. Ve bunu kasıtlı yapmıyordu. Kendisi gibi davranıyordu sadece. İşte bu yüzden hayatı boyunca Mino ile olmak istiyordu Jennie. Böyle hissettirebilen başka biri yoktu çünkü.

"Sağa döner misin?" Kafasını yavaşça sağa çevirdiğinde görüş alanına giren kadife kutuyla alt çenesinin hakimiyetini kaybetmişti. "Hayatımın tek bir saniyesini bile sensiz geçirmek istemiyorum. Korkuya tutsak olduğum gecelerde, özgürlüğüme kavuştuğum sabahlarda seninle olmak istiyorum. Birisi kim olduğunu sorduğunda aşkla karım olduğunu söyleyebilmek istiyorum.

Sana benzeyen bir kızımız olsun, ona bildiğim her şeyi öğreteyim istiyorum. Kocaman bahçesi olan bir eve yerleşmek, seninle sevdiğin tüm çiçekleri yetiştirmek istiyorum.

Seni seviyorum, Kim Jennie. Ve bunu tüm dünya bilsin istiyorum. Benimle evlenir misin?"

Gözyaşları birer birer yanaklarına damlarken başını salladı güzel kadın. Ne diyeceğini bilmiyordu. Sadece çok mutluydu ve öyle kalmak istiyordu.

"Evlenirim, Song Mino. Seve seve evlenirim."

—

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
fear | mino & jennieWhere stories live. Discover now