f'

177 19 38
                                    

"Sadece söylemiyorum," Genç kadının ona söylediği son cümlenin üzerinden saatler geçmişti ama o şimdi cevap veriyordu. Acınası göründüğünün farkındaydı ama elden ne gelirdi ki..? "Kabulleniyorum."

"Kendini kandırma, Song Mino. Sen kabullenmezsin. Bu zamana kadar hiçbir şeyi kabullenmedin." Elindeki şişeyi salladı yavaşça. "Şirketlerin senin için kurdukları planları, insanların üzerine yapıştırdığı etiketleri... Hiçbirini kabullenmedin."

Mino alayla güldü yine. Bunların hepsini zaten biliyordu, uzun zamandır ne kadar çok çırpındığının farkındaydı. İçeride acısını o çekiyordu çünkü. Ama bu sefer içinde garip bir his vardı, hayattan elini eteğini çekmiş gibiydi. Gücü kalmamıştı belki de. "Eski halimle alakamın olmadığını hâlen fark edemedin mi, yoksa benimle dalga mı geçiyorsun bilmiyorum ama," Derin bir iç çekti devam etmeden önce. Jennie'yi kırmaktan nefret ediyordu, onunlayken kendini dizginlemesi de bundandı. Bu hareketinin ona vakit kazandırmasını umdu, daha yumuşak kelimeler seçebilmek istedi. Yapamadığını fark ettiğinde çaresizce devam etti. "Ne kadar boktan hissettiğimi sana anlatmak zorunda kalmak hiç de yardımcı olmuyor."

"Sonsuza dek arkana bakamazsın. Bunu biliyorsun, değil mi?" diye sorarken kaşları havalanmıştı yavaşça. Tüm bu saçmalıklardan kurtulmasının bir yolu olmalıydı. "Çok ağır, Jen. Üzerinden o kadar zaman geçmesine rağmen omuzlarımdaki ağırlık biraz olsun azalmadı. Bu haldeyken nasıl önüme bakacağım?" Cevabını sessizlikle aldığını düşünerek devam etti. "Hâlâ gözlerimi her kapadığımda o anı görüyorum. Onu kendi haline bırakışımı, keyifle evime gidişimi görüyorum."

Jennie "Senin suçun değildi," dedi ani bir çıkış yaparak. Sadece teselli vermek için söylemiyordu, tüm kalbiyle inanıyordu söylediği şeye. "Öyle olacağını bilemezdin, sadece bir kazaydı işte."

"Sadece bir kaza... Söylemesi baya kolaydır, eminim." Gözleri dolu dolu olmuştu yine. "O gece eğer onu bir başına bırakmasaydım," diye söze yeniden girdiğinde sesi titremeye başlamıştı. "Zico Hyung yaşıyor olacaktı."

"Kazanın onunla bir alakası yoktu, aptal. Kontrolden çıkan karşı arabanın sürücüsüydü, bunu anlamak bu kadar mı zor?"

"Onun yerine yaşıyormuş gibi hissediyorum..." Söylediği şeyin üzerine kaşlarını çatmıştı Jennie. Gözyaşlarını saklamaya çalışarak "Onunla birlikte ölmeyi mi tercih ederdin?" diye sordu. Bu uzun zamandır sorulması gereken tek soruydu ama 5 aydır kimse sormaya cesaret edememişti. Jennie cesur bir kadındı. Mino onu tam da bu yüzden seviyordu ya...

"Belki de." Verdiği cevaptan kendisi bile tatmin olmamıştı ki açıklamaya yeltendi. "Hiç düşünmemiştim ama... Yine de en azından onun hayatından çalmış gibi hissetmemek iyi olabilirdi."

"Peki ya... Peki ya seni seven insanlar?" diye sorduğunda kendisini açık etmemek için gösterdiği tonla çabanın boşa gidiyor oluşu umrunda değildi. "Sen de ölseydin, biz ne yapacaktık? Zico Oppa böyle olsun ister miydi sanıyorsun?"

"İstemezdi herhalde," diye cevapladı. Aslında pek de cevap sayılmazdı, sesli düşünmüştü sadece. Bugüne kadar ne zaman sendelese, ne zaman karışsa onu toparlayan Zico olmuştu. Bu yitik halini görmeyi istemezdi haliyle.

"Herhalde mi?" Havaya sinirle karışık bir kıkırdama bıraktı Jennie. "Şu halini görse suratına yumruğu geçirirdi, eminim." Genç adamla göz göze gelince kocaman gülümsedi, ardından oluşan garip havayla kıkırdamaya başladılar. Mino ile birlikteyken daha çok gülen birisine dönüşüveriyordu, onunla olmak için can atmasının sebeplerinden birisi de buydu.

"Uzun süredir ilk gez gülüyorsun," diyerek Mino'nun yüzünü kavradı. Kısılmış gözleriyle çok sevilesi göründüğünü düşünürdü hep. Ellerini yavaşça yüzünde dolaştırdığında o da mayışarak gözlerini kapamıştı bu sırada. "Gülmediğin her saniye gülüşünü özlüyorum." Parmaklarını dudaklarına getirdiğinde derin bir iç çekerek "Buraların kıvrılmasını diliyorum sürekli." diye mırıldandı. Kendini ele veriyor olmak utanç vericiydi ama yine de şu an hissettikleri için her şeyini verebilirdi.

Mino "Jennie," diyerek sessizliğini bozduğunda titreyen nefesine rağmen gözlerine bakmaya devam etti genç adamın. "Efendim?" Gözlerini kapatıp kaderini kabullendiği sırada, kalbini tekleten o cümleyi duydu.

"Bu gece benimle uyur musun?"

fear | mino & jennieTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang