0.8

3.6K 230 45
                                    

Anonim'den;

Ertesi Gün;

" Senin ki geldi, her zamankinden istiyormuş "

Pelin'in bana seslenmesi ile elimde ki tepsiyi tezgaha bıraktım. Heycandan onu yere devirebilirdim çünkü.

Elim ayağım yine birbirine dolanırken kıpkırmızı kesildiğime emindim. Aklıma ne zaman o mavi gözleri gelse kalbim duracak gibi oluyordu.

" Ay öyle dank diye denir mi Pelin! Kızın yüreğine inecekti "

Çiğdem'in haklı söylenmesini içimden tebrik ettim.

" Kızım inada mı yapıyon ya! Bak yine kızardım "

İkiside söylenmeme gülerken bende kendi halime güldüm.

Bahsi geçince bile kızardığım çocuğa sanaldan yürüyordum la! Ne trajedi.

" Sen bu Pelinsu'nun haline bakma! Kendisi Ata'yı görünce domates oldu"

Pelin yine tekrar kızarırken bu kez onun haline güldük.

" Görsen çocuğun yüzüne bakmadı kızarmaktan! Çocukta tanımadı sandı üzüldü. "

Ata'nın haline iyice şaşırırken bu işin olduğunu anlıyordum.

" Vay be! Pelin ne hızlıymışsın bir bakışla çocuğun gönlünü çaldın ha"

Pelin bana tik tik bakarak omuz silkti.

" Sadece basit bir hoşlaştı olabilir! Erkeklere güven olmaz bilirsin "

Pelin'e omuz silkerek çaydanlığa ilerledim.

" Diğerleride mi çay istedi?"

Pelin kafasını iki yana sallayarak kahve makinasına ilerledi.

Burası babamın kafesi. Bizim üniversite yolu üzerinde bulunuyor. Genelde ben, Pelin ve Çiğdem ders aralarında buraya gelir çalışırız. Deniz'i de ilk burda görmüştüm. İlk burda aşık olmuştum daha doğrusu.

O günden beri onun çaylarını ben koyarım ama pek haberi yok beyfendinin.

Pelin ve Çiğdem çocukluk arkadaşım. Onlar burda garsonluk yapıyorlar, bende mutfakta çalışıyorum.

" O elinde ki Tuzluk mu?"

Çiğdem'in sorusu ile sırıtım. Beyfendi dün ki öküzlügünün bedeli olarak tuzlu çayı içecekti.

"Yazık lan çocuğa! Senin gibi bir vicdansızın eline düşmüş "

İkisini de gram takmazken çaybardağına bir tutam tuz attım.

" Pelin bu bardağı sen götürme. Kafede ki başka bir garsona ver en iyisi "

Elinde ki tepsiye tuzlu çayıda koyarken onayladı beni. Sonra mutfak kısmından çıktı.

" Kızlar Ferid amcaya söyleyin benim ders başlıyor. Çıkıyorum ben "

Gözlerim Çiğdem'e kayarken hazırlandığını gördüm.  O tıp okuyordu.  Zeki kızım olur kendisi.

" Tamam çiğdem çekirdeğim ben babama söylerim. "

Çiğdem'de mutfaktan çıkınca kafe kısmına ilerledim. Gözlerim her zaman ki masaya ulaşında onu gördüm. Kapının kenarına sığınırken sadece başım dışarıdaydı. Gözlerim uzun uzun onu süzerken kafasını kaldırdı bir anda. Gözleri bana değil önünde ki Ata'ya bakıyordu. Ama benim gözlerim direkt ona bakıyordu.

Mavi gözler yine kalp ritmimle oynadı!

^^^

Gün sonu akşam saatleri;

Çay var içersen? Ben var seversen? // Yarı Texting Where stories live. Discover now